İSTANBUL (AA) - Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, bu yıl Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından 13'üncüsü düzenlenen Boğaziçi Film Festivali'ne “Palestine 36” filminin oyuncuları konuk oldu.
Beyoğlu'nda bir otelde gerçekleştirilen toplantıya filmin yönetmeni Annemarie Jacir, yapımcılar Cat Villiers ve Ossama Bawardi, oyuncular Saleh Bakri ve Liam Cunningham katıldı.
Festivalin artistik direktörü Enes Erbay'ın yönetimini üstlendiği toplantıda senarist ve yönetmen Annemarie Jacir, filmin araştırma ve yazım sürecinin yaklaşık 8-9 yıl öncesine kadar gittiğini belirterek, İngiliz ve Filistinli tarihçilerin notlarından faydalanarak bir prodüksiyon süreci yürüttüklerini anlattı.
- '7 Ekim'den sonra her şeyi kaybettik'
Jacir, soykırım başladıktan sonraki sürecin çekim açısından zorlu geçtiğini aktararak, 'Filmin tamamını Filistin'de çekmek istedik. Fakat kasabaların çoğu yıkılmıştı. O yüzden yeni bir kasaba inşa ettik. Bu süreçte Filistin'de o dönemde ekilen tütün gibi bitkileri ektik, İngiliz silahlarını yeniden oluşturduk, otobüsler yaptık. Kurgunun bizde oluşturduğu rahatlığın yanında tarihsel doğruluğu da hedefledik.' dedi.
Filmin çekim sürecinde pek çok yer değiştirmek zorunda kaldıklarını dile getiren Jacir, '7 Ekim'den sonra her şeyi kaybettik. Aylarca çekim yapamadık. Bunun üzerine Ürdün'e gittik. Filmi bitirmeden önce 4 kere tekrar yeniden başlamak zorunda kaldık. Sürekli konum değiştirmemiz gerekti. Fakat yine de filmi Filistin'de tamamlayabildik.' ifadelerini kullandı.
- 'Hikayenin İngiliz kısmını önemsedik'
Filmin yapımcılarından Cat Villiers, filmin çekim sürecinin hiç kolay olmadığından bahsederek, 'Hikayenin İngiliz kısmını önemsedik. İngiliz tarafının da doğruluğu bizim için önemliydi. Bu sadece oyuncu seçimi değil, sanat yönetimi açısından da önemliydi. Askerlerin doğru gösterilmesinin yanı sıra prodüksiyon konusunda çok yardım aldık.' açıklamasında bulundu.
Filme başta TRT olmak üzere verilen destekleri aktaran Villiers, 'Filmin başarısının sebebi sadece bu destekler ve güzel bir film olması değil. Başarısının sebebi aslında bize hatırlattıkları. Bugün gördüklerimizin kökenini bize anlatıyor. Geçtiğimiz hafta filmi izleyenler, film bittikten sonra sessizce oturdular ve sonra sessizce salondan ayrıldılar.' diye konuştu.
- 'Bizim istediğimiz küçük bir sanat filmi yapmak değildi'
Yapımcı Ossama Bawardi de filmin sadece bir sanat filmi olmadığını, ana akım kitleyi de hedeflediğini vurgulayarak, 'Biz hem dünya hem de tarih sahnesinde bir klasik yaratmak istedik. Bizim istediğimiz küçük bir sanat filmi yapmak değildi. Evet bir sanat filmi yaptık ama ana akım için yaptık. Çünkü insanlar Filistin'i bilmiyordu.' görüşlerini paylaştı.
Palestine 36'nın Filistinlilerin resmi Oscar adayı olması ile ilgili konuşan Bawardi, 'İzleyicinin bizi merakla bekliyor olması bizim için çok önemliydi. Amacımız filmi olabildiğince çok kişiye ulaştırmak istiyoruz.' dedi.
- 'Bedenim, ruhum ve sanatım benim silahlarım'
Filmin oyuncularından Saleh Bakri, kendisi için sanatın bir direniş biçimi haline geldiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
'Filmdeki karakter bana çok benziyor. Karakteri, film sırasında içimde hissettim. Ben bu savaşı sanatımla veriyorum. Bedenim, ruhum ve sanatım benim silahlarım. Filistin'de işgal altında olmadığım kadar özgür hissettim. Bunu hapse girmeden ve öldürülmeden yapabilme şansına kavuştum.'
Filmin Filistin'deki kitleye ulaşmasını istediğini dile getiren Bakri, 'Bu kitleler şu anda Gazze'de olması gerekirken mülteci durumuna düştüler. Filistin'de kalanlar da dağılmış durumda.' diye konuştu.
Bakri, Filistin'de özgürce dolaşma hayalini bu film ile gerçekleştirdiğini söyleyerek, 'Bir gün özgür bir ülkeye geri dönmek istiyoruz. Nehirden denize özgür Filistin!' ifadesini kullandı.
- 'Artık Filistin'in bir ülke olarak tanınmaması imkansız'
Filmin oyuncularından Liam Cunningham ise Filistin'e dair sorumluluk duyduğunu belirterek, 'Bu tarz hikayeler çok görmek istediğimiz şeyler değil. Ama bu bir sorumluluktur. Ben İrlandalıyım ve Filistin'in çektiği ıstırabı görüyorum. Filistin'in çektiği acıyı gördüğümüz zaman onlara empati duymak bizim için bir sorumluluktu.' dedi.
Soykırım sona erene kadar boykota ve protestolara devam etmek gerektiğine dikkati çeken Cunningham, 'Filistin ülke olarak tanınana kadar, Filistin Türkiye'nin ve İngiltere'nin sahip olduğu ulusluk statüsüne kavuşana kadar protestoyu, grevi, boykotu durdurmamalısınız. Şu anda akış tersine dönmüş durumda. Artık Filistin'in bir ülke olarak tanınmaması imkansız.' görüşlerini paylaştı.