DÜZCE (AA) - Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, 'Türkiye'nin yol haritası temiz ve emniyetli denizler, yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve güçlü ulaştırma altyapısı üzerine kurulu. Filomuzu güçlendirmek, Türk gemi insanının uluslararası tercih edilebilirliğini artırmak da temel hedeflerimizdendir.' dedi.
Düzce Üniversitesi (DÜ) Cumhuriyet Konferans Salonu'nda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Düzce Valiliği, DÜ, TÜBİTAK MAM, HAVELSAN, TÜRKSAT, Düzce Belediyesi işbirliğinde '1. Uluslararası Deniz Hukuku ve Teknolojileri Sempozyumu' düzenlendi.
Sempozyumun açılışında konuşan Ünüvar deniz yolunun dünya ticaretinin omurgası olduğunu, günümüzde küresel taşımacılığın yüzde 88'inin bu yolla yapıldığını söyledi.
Denizcilik sektörünün hem büyük risklerle hem de önemli fırsatlarla şekillendiğinin altını çizen Ünüvar, 'Karbonsuzlaşma hedefi, yapay zeka ve otonom gibi yeni teknolojiler, siber güvenlik tehditleri ve nitelikli personel ihtiyacı, artık sektörümüzün ana gündemleri. Diğer yandan kutup rotalarının açılması ise ticarete yeni imkanlar sunarken, korsanlık ve deniz haydutluğu gibi riskler de devam etmekte. Kutup Bölgeleri Koordinasyon Kurulumuz, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın genelgesiyle kuruldu. Geçtiğimiz pazartesi, salı günü ilk toplantılar gerçekleştirildi.' diye konuştu.
Ünüvar, Türkiye'nin sadece denizlerdeki stratejik konumunu avantaj olarak kullanan planlamalar yapmadığına değinerek, '2002'den bu yana 300 milyar dolarlık ulaştırma altyapısı yatırımı yapıldı. Sadece 2024 yılında 606 milyar dolar olan dış ticaretimizin tonaj bazında yüzde 86'sı deniz yoluyla yapıldı. Tıpkı Misakımilli haritası gibi Mavi Vatan haritasını da öğrenci ve çocuklarımızın hafızasına unutmamak üzere kazımalıyız. Biz sadece kara ülkesi değiliz. 462 bin kilometrekarelik Mavi Vatan ve yaklaşık 11 bin kilometrelik kıyı şeridiyle Türkiye denizci ülkedir. Bu coğrafya; sadece deniz alanı değil, ekonomik büyümenin, enerji güvenliğini ve ulusal egemenliğin vazgeçilmez unsuru anlamına da geliyor.' ifadelerini kullandı.
İstanbul ve Çanakkale boğazlarının dünyanın en kritik geçiş bölgelerinden olduğuna işaret eden Ünüvar, boğazlardan yılda 40 binden fazla geminin geçtiği bilgisini paylaştı.
Ünüvar, boğazların enerji taşımacılığı için de vazgeçilmez güzergah olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
'2024 yılında Çanakkale ve İstanbul boğazlarından toplanda 1 milyar tonu aşkın yük geçmiştir. Bunların yüzde 37'si tehlikeli yüktür. Türkiye Cumhuriyeti, Montrö'de imzalanan Türk boğazları sözleşmesini harfiyen, eksiksiz ve istisnasız yerine getiriyor. Bugüne kadar da adaletli şekilde yerine getirmiştir. Türkiye'nin yol haritası temiz ve emniyetli denizler, yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve güçlü ulaştırma altyapısı üzerine kurulu. Filomuzu güçlendirmek, Türk gemi insanının uluslararası tercih edilebilirliğini artırmak da temel hedeflerimizdendir.'
- 'Ekonomimizin birçok getirisi de denizlerimizden geliyor'
Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da 10 Aralık 1982 yılında kabul edilen Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne 170 ülkenin taraf olduğunu, Türkiye'nin ise bazı ülkelerle taraf olmadığını söyledi.
Bunun nedenine değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
'Amerika da Türk devletleri de Venezuela da Peru da taraf değil ve Afrika'da bazı ülkeler de taraf değil. Niye? Her ülkenin farklı nedenleri var. Bizim hassasiyetimiz Adalar Denizi'dir, yani Ege Denizi. Biz bunun adını değiştirdik, burada ilan ediyorum; Adalar Denizi. Adalar Denizi öyle bir yapıya sahip ki şimdi deniz hukuku sistemine göre bu anlaşmaya taraf olsak İstanbul, Çanakkale'den çıkıp Fethiye'ye giderken hep uluslararası sudan geçmemiz lazım. Kendimize ait kara suyumuz, kıta sahanlığımız kalmıyor coğrafi yapıdan dolayı.'
Yıldırım, sözleşmenin uygulanmasında Türkiye ile Yunanistan'ın farklı tezleri olduğuna işaret ederek, 'Deniz hukuku sözleşmesinin uygulanmasında bizim açımızdan en büyük sorun alan nedir? Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz, Kıbrıs meselesidir. Biz diyoruz ki 'Biz sözleşmeye taraf değiliz. Dolayısıyla burada yapılacak dayatmalar bizi asla bağlamaz.' Yunanistan ne diyor? 'Sözleşme hükümleri aynı zamanda bir denizcilik teamülüdür. Herkes taraf olsa da olmasa da uymak durumundadır.' Yani 'Siz sözleşmenin bazı maddelerine uyuyorsunuz, onu uyguluyorsunuz. Bazı maddelere de itiraz ediyorsunuz. Bu kabul edilmez.' diyor. Ama bizim Adalar Denizi'ni bize kapatacak bir sözleşmeyi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki denizle alakalı menfaatlerimizi ortadan kaldıracak anlaşmayı kimse uygulamamızı beklemesin. Kusura bakmasınlar, böyle bir Türkiye yok. Adalar bize birkaç mil, Yunanistan'a 300, 500 mil mesafede, izan var, ölçü var.' diye konuştu.
Denizcilikte bir diğer önemli konunun deniz teknolojileri olduğunu anlatan Yıldırım, egemenlik, güvenlik, araştırma, üretim, taşımacılık ve denizlerin ekonomik anlamda kullanımının bu kavram içerisine girdiğini söyledi.
Yıldırım, Türkiye'nin denizleri savunma ve güvenlik açısından çok önemsediğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bununla ilgili çok ciddi yatırımları var. Burada neleri konuşabiliriz? Silahlı, silahsız deniz araçları, 'SİDA' diye tabir edilen ürünler. Bunlar güvenliğiniz için önemli. Mavi Vatanımız için önemli. Sonar, su altı dinleme gibi teknolojilerin geliştirilmesi, yerleştirilmesi. Torpido ve torpidoya karşı tedbirlere yönelik yatırımların geliştirilmesi. Ülkemiz 780 bin kilometrekareden ibaret değil, bunun üzerine 462 bin kilometrekare Mavi Vatanı ilave edeceğiz. Yani bizim yüzölçümümüz 1 milyon 245 bin kilometrekaredir. Bunu herkes böyle bilmelidir çünkü denizlerimiz de bizim. Ekonomimizin birçok getirisi de denizlerimizden geliyor. Sahil güvenlik sisteminin sensör ağları her tarafa yerleştirilebilir. Amfibi çıkarma kabiliyeti geliştirilebilir. İşte Anadolu gemisini burada gördük. Anadolu Gemisi'ne uçak da konuyor helikopter de konuyor.'
Sivil alanda da özellikle gemi inşa sektöründe Türkiye'nin deniz teknolojisini kullanan en iyi ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Yıldırım, 'Bugün aşağı yukarı 5 milyon tona yakın kurulu kapasitemiz var. Yat imalatında dünyanın ikincisi, gemi inşa konusunda da ilk onun içinde yer alıyoruz, belki de beşinciyiz. Her türlü gemiyi özellikle özel maksatlı gemileri yapmada bir numarayız. Aliağa'da dünyanın en büyük gemi dönüşüm tesisine sahip ülkeyiz. Yani tam bir tedarik zinciri var. İmal ediyoruz, işletiyoruz, sonunda da dönüştürüyoruz. Denizcilikte kat ettiğimiz mesafe çok önemli. Bunun arkasında son 20 yıldır işi bilen denizcileri göreve getirmek var.' ifadelerini kullandı.
Düzce Valisi Selçuk Aslan, AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, eski TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü ve DÜ Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir'in de konuşma yaptığı sempozyum, çeşitli oturumlarla 2 gün sürecek.