srail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında Filistinliler, evlerini, işlerini ve aile fertlerini kaybetti. Hayatta kalanlar ise aldıkları derin fiziksel ve ruhsal yaralarla yollarına devam etmek zorunda kaldı.
ağlık Bakanlığı Enformasyon merkezinin verilerine göre, yaklaşık 22 bin kadın ailenin geçimini sağlayan eşlerini yitirdi ve dul kaldı, 58 bin çocuk annesini, babasını ya da her ikisini birden kaybetti. Bu rakamlar, Gazze'de aile kurumunun ve toplumsal yapının aldığı büyük hasarı ortaya koyuyor.
Genç anne Hissi ile daha çocuk yaştaki Mişmiş'in yaşadığı sıkıntı ve omuzlarına yüklenen sorumluluk, binlerce Gazzelinin ortak makus talihini temsil ediyor.
Ellerini kaybeden anne kızına bakmakta zorlanıyor
Cibaliya Mülteci Kampı sakinlerinden olan ve Bureyc Mülteci Kampı'na göç eden Hissi, 7 Ekim 2024'te saldırıya uğradı. Top mermisinin isabet ettiği Hissi, iki elini de yitirdi, karaciğeri ve bacağından da yaralandı.
İki yaşında bir kız çocuğu annesi olan Hissi, bir annenin ellerinin olmamasının annelikten mahrum olması anlamına geldiğini söyledi.
Hissi yaşadıklarını "Bu özgürlüğünün elinden alınması gibi bir şey. Hapiste gibisin. Acıksam yiyemiyorum, susasam içemiyorum. Her anne gibi çocuğumu yedirip içirmek istiyorum." diyerek özetledi.
Protez ele sahip olmak ve en azından ihtiyaçlarını görebilmek istediğini dile getiren Hissi, halihazırda ailesiyle ağır hasarlı bir evde zor şartlarda yaşıyor.
Saldırılarla hayatı değişti, çocukluktan ebeveynliğe geçti
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı sakinlerinden Mişmiş'in hikayesi ise Kasım 2023'te evlerine düzenlenen saldırıyla başladı.
Saldırıda annesi ve babasını kaybeden Mişmiş ve erkek kardeşi ise ağır yaralandı ve 3 ay hastanede tedavi gördü.
Halihazırda bir çadırda 5 kardeşiyle birlikte yaşayan ve onlara anne-babalık yapan Mişmiş, "Savaştan önce durumumuz çok iyiydi. Babam çalışıyordu. Savaşla birlikte hayatımız 180 derece değişti. Artık gelir kaynağımız yok, bize bakan kimse yok." diyerek yaşadıkları sıkıntıları anlattı.
Yardım kurumlarından 4-5 ayda bir küçük kardeşlerine nakdi yardım geldiğini aktaran Mişmiş, bunları biriktirip kardeşlerinin acil ihtiyaçlarına harcadığını kaydetti.
Onun yaşındakiler hala oyun oynuyor
Artık kardeşlerine hem annelik hem de babalık yaptığını ifade eden Mişmiş, "Çamaşırlarını, bulaşıklarını yıkıyorum, ders çalıştırıyorum. Bütün gün onlarla ilgilendiğim için ben gece ders çalışıyorum." diyerek, omuzlarındaki yükün çok büyük olduğuna işaret etti.
Çadırda yaşamanın zorluğuna da değinen Mişmiş, kışın çadırı su bastığını, yazın da sıcaktan oturamadıkları için hep dışarda durduklarını, elektrik ve gazın olmaması nedeniyle her işi elleriyle ve ilkel yollarla yaptıklarını aktardı.
"Savaş öncesinde 15 yaşındaydım şimdi 17 oldum. Benim yaşımdakiler hala oyun oynuyor. Çocukluğumdan mahrum edildim. Ben çocuğum, kardeşlerim de çocuk. Dünya çocukları gibi kardeşlerimle onurlu bir hayat sürmek istiyoruz." diyen Mişmiş, çocukluğuna duyduğu özlemi dile getirdi.