Ankara

Pembe Köşk, 'Cumhuriyet'in müzik serüveninin hikayesini' sergiyle anlatıyor

- Sergide, 1948'de İnönü Sanat Armağanı yarışmasını müzik kategorisinde 'Yunus Emre Oratoryosu' ile kazanan Besteci Ahmet Adnan Saygun'a verilen diploma da ilk kez yer alıyor

ANKARA (AA) - İnönü Vakfı, Türkiye'nin 2'nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün evi Pembe Köşk'te 'Mavilim'den Yunus Emre Oratoryosu'na: Cumhuriyet'in Başkentinde Müziğin Serüveni' sergisine ev sahipliği yapıyor.

İnönü Vakfı Başkanı ve İnönü'nün kızı Özden Toker'in ev sahipliğinde, Filiz Gencer'in küratörlüğündeki sergi ziyaretçilere kapılarını açtı.

Sergi ile Osmanlı'dan devralınan kültür mirasının Cumhuriyet'e aktarılması sürecinden başlayarak, Atatürk'ün ulusal müziğin evrensel düzeye getirilmesi için başlattığı müzik devriminin izi belgeler ve kişisel eşyalarla anlatılıyor.

Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde izlenen müzik, sanat politikaları, yapılan kurumsal düzenlemeler, etkinlikler ve bu yolda hizmet veren kişiler tanıtılıyor.

Sergide aileye ait özel eşyalar da sanatseverlerin ilgisine sunuldu. Bu eserlerden en dikkati çekeni ise İsmet Paşa'nın ve eşi Mevhibe İnönü'nün 1930'lu yıllarda Cebeci'deki Musiki Muallim Mektebi Konservatuvar binasının salonunda klasik müzik konserleri dinlemek için kullandıkları berjer koltuklar oldu.

Burada verilen konserlerin en devamlı izleyicilerinden İsmet Paşa'nın her iki kulağında da otoskleroza bağlı mikst tip işitme kaybı bulunduğundan konserleri rahat izleyebilmesi için de 1930'larda kendisi için özel bir koltuk yaptırılmıştı.

1948'de İnönü Sanat Armağanı yarışmasını müzik kategorisinde 'Yunus Emre Oratoryosu' ile kazanan Besteci Ahmet Adnan Saygun'a verilen diploma da ilk kez sergileniyor.

'Yunus Emre Oratoryosu', İnönü Sanat Armağanını müzik dalında alan ilk ve son eser olarak müzik tarihine geçti.

- İsmet Paşa'nın Yemen Savaşı'nda başlayan müzik ilgisi

AA muhabirine açıklama yapan İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, Türkiye Cumhuriyeti'nin 102. yılı dolayısıyla düzenlenen serginin, her zaman olduğu gibi Cumhuriyet inkılaplarına ışık tuttuğunu söyledi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerinin aile içinde yaşatılmasının önemine vurgu yapan Toker, 'Çünkü Atatürk'ün istediği buydu, devrimlerin aile içinde yaşanması lazım. Ancak o zaman yerleşir, o zaman devrim olur, benimsenir.' dedi.

Toker, Cumhuriyet'in müzik devriminin de kendi ailelerinde yaşandığını belirterek, 'Babam çok meraklıydı müziğe, kendisi de daha genç bir subay iken Osmanlı dönemi Yemen'de isyan çıkıyor. Ahmet İzzet Paşa komutanlığında isyanı bastırması için Yemen'e yollanmış. O da yanına tanımadığı fakat uzaktan şöhretini duyduğu Edirneli genç bir Türk subayı İsmet Bey'i çağırıyor. Orada sandıklar, kasalar buluyorlar. Onları açınca içlerinden kocaman bir gramofon, taş plaklar çıkıyor ve klasik müzikle dünya müziğiyle ilk ilişkileri bu genç subayların orada oluyor.' diye konuştu.

Bu deneyimin babasında bir tutkuya dönüştüğünü anlatan Toker, anne ve babasının 1916'da İstanbul'da evlendiğini ancak kısa süre sonra babasının cepheye gittiğini kaydetti.

Özden Toker, 'Babam, cepheye giderken anneme aldığı ilk veda hediyesi duvar piyanosu gibi bir piyano oluyor. Ona bir hoca tutuyor ve aralarında mektuplaşma başlıyorlar. Babam cephede, annem İstanbul'da. Babam mektuplarından anneme hangi eserleri çaldığını, çalıştığını soruyor. Müziğe ilgilerini savaş döneminde bile devam ettiriyorlar.' ifadelerini kullandı.

Atatürk'ün müziğe büyük bir ilgi duyduğunu hatırlatan Toker, 'İkisi de imkan buldukları zaman hemen kafalarında birçok inkılapların yanında müziği de bir devrim olarak yaşatmaya heves ediyorlar ve başarılı oluyorlar. İşte bu sevginin, bu başarının, bu işlerin bu seferki sergimizin konusu o. Cumhuriyet'imizin müziği.' dedi.

Sergide yer alan özel eşyalar arasında babası İsmet İnönü'nün hoparlörlü deri koltuğunun da bulunduğunu ifade eden Toker, Cebeci'deki Musiki Muallim Mektebinde her cumartesi günü konserlere gittiklerini aktardı.

Özden Toker, Cumhuriyet'in 102. yılının ülkeye ve millete kutlu olması dileğinde bulundu.

- Sergi Ankara ve müziği anlatıyor

Serginin küratörü Filiz Gencer de sergide Cumhuriyet kazanımları ile eş zamanlı yapılan müzik devrimini Ankara'nın da var olma süreci ile iç içe anlatmaya çalıştığını söyledi.

Gencer, Cumhuriyet'le müzik kurumlarının Ankara ile var olduğunu belirtti.

Serginin başlangıç noktasını Osmanlı dönemine kadar götürdüğünü dile getiren Gencer, 'İlk başlangıcını biraz daha eskiye aldım, 2. Mahmut dönemine kadar indirdim. Çünkü 2. Mahmut döneminde çok büyük bir müzik kurumu, Muzıka-i Hümayun kuruluyor. Osmanlı'dan Cumhuriyet'te müzik kurumunun devrimi ve kimler tarafından, kimlerin eliyle gerçekleştiğini anlattım.' ifadelerini kullandı.

Sergide Atatürk'ün desteklediği ilk müzik insanlarının hikayelerinin de yer aldığını aktaran Gencer, 'Osman Zeki Güngör Bey, Orhan Veli'nin babası Veli Kanık Bey ve niceleri. Bunların hepsi Atatürk'ün yardımı ile Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nı kuran kişilerdir. Türkiye'nin 1924'te kurulan ilk karma eğitim kurumu ve müzik öğretmeni yetiştiren okulu Musiki Muallim Mektebi'nde de aynı zamanda hocalık yaparlar.' dedi.

Gencer, sergiye ilişkin şunları kaydetti:

'Sergide yer alan özel eserlerden bazıları ise Ahmet Adnan Saygun'un diploması ve İsmet İnönü'nün koltuğudur. Saygun'un 1942-47 arasında Yunus Emre Oratoryosuyla aldığı ödül, o dönemde üç kişi arasında paylaşıldı. Birincisi Berke'nin piyano konçertosu, ikincisi Ferhunde Erkin'in eseri, üçüncüsü Adnan Saygun'un oratoryosuydu. Beş sene sonra İsmet Paşa kendi adına bir armağan koyuyor, müzik dalında bunu ilk ve son defa Adnan Saygun alıyor.'

Ahmet Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'nun ilk seslendirmesine ilişkin bilgi de veren Gencer, 'Üç sene sonra İsmet Paşa devreye girince seslendirilebiliyor. O seslendirmenin resmi şimdiye kadar yoktu. Epey uğraştım, gazetelerden çıkardım. Onu da görebilirsiniz. İlk seslendirişi Ahmet Adnan Saygun'un kendisinin yönetiyor olması da ilginç bir ayrıntı.' dedi.

Sergi, 30 Kasım'a kadar ziyarete açık olacak.