İSTANBUL (AA) - Türkiye E-Ticaret Haftası kapsamında tüketicilerin e-ticarette alışveriş yaparken hangi unsurlardan etkilendiği ve psikolojinin alışveriş kararlarına etkisi konuşuldu.
Ticaret Bakanlığı tarafından e-ticaret sektöründeki işbirliklerini güçlendirme, yenilikçi çözümleri öne çıkarma ve dijital ticaretin toplumsal ve ekonomik etkisini büyütme amacıyla hayata geçirilen Türkiye E-Ticaret Haftası devam ediyor.
Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye e-Ticaret Meclisinin katkısıyla İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen etkinlik, 'Future-Commerce/Geleceğin Ticareti' temasıyla yapılıyor.
Bugün başlayan etkinlik kapsamında Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton moderatörlüğünde 'Zihnin Kodları: Dijital Çağda Tüketici Psikolojisi' başlıklı panel düzenlendi.
- e-ticaret alışverişlerinde etkili olan unsurlar
TÜBİTAK BİLGEM Yapay Zeka Enstitüsü Müdürü Mehmet Haklıdır, panelde yaptığı konuşmada internetten alışveriş yaparken kararların bir kısmının tüketicinin kendisine bir kısmının da yapay zekaya ait olduğunu belirterek, sahneyi algoritmaların kurduğunu, tüketicinin o sahnede kararlar vermeye çalıştığını söyledi.
E-ticarette karar verirken 3 katman bulunduğunu dile getiren Haklıdır, sözlerine şöyle devam etti:
'Bu katmanlardan birisi neyi gördüğünüz? Büyük bir e-ticaret sitesinde on binlerce ürün var. On binlerce ürünlerin tamamını inceleme, onlara ulaşma şansınız yok. Onun için aslında o on binlerce üründen bir kısmını size ait veriyle, size uygun olduğunu düşündüğü şekliyle servis ediyor e-ticaret. Farklı teknikler kullanılıyor. Bu tekniklerin sonucunda hem sizin verinizle hem de size benzer kişilerin verileriyle bir odaklama yapılıyor.'
Haklıdır, ikinci katmanın sıralama olduğunu kaydederek, 'Bir arama yaptığınızda o aramada hangi sırayla ürünleri gördüğünüz önemli. Önemli psikolojilerden biri, üstte olanın doğru varsayılan olduğu kabulüdür. Genelde ticaret siteleri sponsorlu ürünlerini üst sıralarda tutarlar. Çünkü 'o başta olduğuna göre bu seçilmiştir, en iyisidir' algısı vardır tüketici psikolojisinde.' diye konuştu.
Üçüncü kısmın ise doğrudan psikoloji ile ilgili kısım olduğunu ifade eden Haklıdır, 'Yani 'şu anda bu ürüne 10 kişi bakıyor, ilgilendiğiniz oteli şu anda 10 kişi görüntülüyor, bu siparişi bu fiyattan verebilmeniz için son 30 dakika ya da stokta kalan son 2 ürün' gibi cümleler tüketici psikoloji açısından alışverişe itiyor.' ifadelerini kullandı.
- 'Kapıda iade kolaylığı müşterinin karar vermesinde çok etkili'
Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Ender Özgün de e-ticaretteki en önemli duygulardan bir tanesinin 'kaçırmama, promosyonu yakalama' olduğunu belirterek, bu nedenle e-ticaret profesyonellerinin 'sınırlı süre, sınırlı stok' gibi promosyonel malzemeleri kullandığını söyledi.
İkinci önemli duygunun ise güven olduğunu vurgulayan Özgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Mesela her kategori genelde iade yapılmaz. Belli kategorilerde yüzde 1-2'ye kadar düşen iade oranları vardır. Ama o kategorilerde de 'kapıda iade kolaylığı' müşterinin karar vermesinde çok etkilidir. İade etmeyeceğini bilse bile ya da iade ihtimali çok düşük olsa bile o kolaylığı bilmek müşteri için çok ön planlıdır. Marka algısı halen çok yüksek e-ticarette. Müşteriler kendi karakterlerini markaların karakterleriyle özdeşleştiriyorlar. Bunun negatif tarafı da var bu arada. Aldatılmışlık duygusu ya da hayal kırıklığına uğrama duygusu, çok değerli bir müşterinizi 1 TL'lik bir alışverişte kaybedebilirsiniz.'
Özgün, datanın her yerde olduğunu ifade ederek, 'Yaptığımız işin her adımında data var ama bunu müşteri psikolojisiyle birleştirdiğinizde aksiyonlardan deneyime geçiyorsunuz. O da müşteri kazanan deneyimler kurma kabiliyeti sunuyor size.' diye konuştu.
- 'Teknoloji, insani zaafları dikkate almadığımızda zarar da verebiliyor'
Nörobilim uzmanı Prof. Dr. Sinan Canan, son yıllarda internetten yapılan alışverişlerdeki artışa işaret ederek, 'Artık burada ihtiyacından fazla almak, fazla borçlanmak, çok fazla çöp üretmek meseleleri var. Gereksiz ürün ve atık oluşturmak gibi bir sürü hikayesi var.' dedi.
Bu teknolojileri insanların yaptığını dile getiren Canan, şu açıklamalarda bulundu:
'Yaparken de biz bunu hep insan için yapıyoruz, insan faydası için bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Fakat yıllardır anlatmaya çalıştığım şöyle bir sorun var: İnsan için bir şeyler üretirken 'insan nedir' sorusunu pek dikkate almıyoruz. İnsanın gerçekten neye ihtiyacı olduğunu fazla düşünemiyoruz. Yüzlerce yıllık ezberlerimizi tekrarlayarak aslında hareket ediyoruz. Mesela şu anda teknolojideki en büyük politikamız şu: Yapıyoruz çünkü yapabiliyoruz. Bir şeyleri yapabildiğimiz için daha çok yapasımız geliyor.'
Canan, bilgisayarlar ve akıllı telefonlar yapılırken bu cihazların insanlara daha çok vakit kazandıracağının söylenildiğini aktararak, şu ifadeleri kullandı:
'Şu anda kendimizle baş başa kalabileceğimiz çok nadir yerlerde bile elimizde bu bilgisayar cihazları var. Bazı yerlerde elimizde sürekli cep telefonlarıyla geziyoruz. Halbuki yatağa ya da tuvalete diğer teknolojilerle gitmezken bu teknolojiler sürekli bizimle bir yerlere gelmeye başladı. Bunlar bize gösteriyor ki ürettiğimiz teknoloji, insani zaafları dikkate almadığımız zaman fayda kadar zarar da verebiliyor. Bu iki noktayı çok ciddi bir şekilde şartlarımızı önümüze koyup konuşmamız lazım.'
- 'Influencerlarda artık sadece takipçi sayısı önemli değil'
Karaca Uluslararası Genel Müdürü Ömer Barbaros Yiş de davranışsal ekonomi kavramından bahsederek, tüketicinin her zaman anlaşılmak istendiğini söyledi.
Belirsizliğin sürekli hale geldiğini ve öngörülememenin artık bir öngörü olduğunu dile getiren Yiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Tüketici bu değişimin içinde markalardan tutarlılık beklemeye başladı. Yani 'ne yapıyorsan tutarlı ol, mesajını net şekilde ver, ben de ona göre karar vereyim' diyor. Manevi unsurlar yani güven ve samimiyet arayışı tüketicide ön plana çıkmaya başladı. Tüketici, 'markalar benim için ne yapıyor, benim güven duymam lazım, e-ticarette iade yapabilir miyim, bana gösterdiğin ürün gelecek mi' şeklinde düşünüyor.'
Yiş, pazarlama alanındaki yeni yaklaşımlardan bahsederek, 'Influencerlar ve yeni kanallardan da bahsedeyim. Eskiden biz takipçi sayısına çok bakardık. Yani 'takipçisi varsa hemen yayılır' derdik. Bu da bence kökten değişiyor. Artık etkileşim, sadece etkileşim de değil o etkileşimin yarattığı değer çok önemli. 20 bin takipçisi olan birisi 5 milyon takipçisi olan birinden çok daha fazla etki yaratabiliyor.'