Genel

Yaşlılara yönelik ayrımcılıkla mücadelede sosyal katılım kilit rol oynuyor

- Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (HBVÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı ve Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Canatan: - 'İşlerimiz kolaylaştı, dolayısıyla beden enerjimizi daha az harcamaya başladık. Yaşlılar artık geçmişte kendilerinden beklenen performansı üstlenmiyor, onlar da sosyal hayata katılım göstermeye çalışıyor' - 'Gençlere sorduğumuzda, 'Yaşlıların işleri yok, toplu taşıma araçlarına binip meşgul ediyorlar.' diyebiliyorlar. Halbuki onların da toplumda yaşayan diğer insanlar gibi topluma katılma, toplu taşıma araçlarına binme hakkı var'

ANKARA (AA) - ŞULE ÖZKAN - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (HBVÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı ve Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Canatan, Türkiye'de yaşlıların toplumsal hayatta ayrımcılığa uğradığını belirterek, 'Biz bir yaşlıyla karşılaşmadan, onunla deneyim yaşamadan da yaşlı ön yargısına sahip olabiliyoruz. Bu ön yargı belli konularda ve zamanlarda da beslenebiliyor.' dedi.

Prof. Dr. Canatan, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü'nde yaşlılara yönelik ayrımcılık, toplumsal hayata katılım ve bu alanda yürütülen projelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Sosyolojinin en temel konularından birinin ayrımcılık olduğunu anlatan Canatan, bunun yalnızca göçmenler, kadınlar veya yoksullarla sınırlı olmadığını, yaşlıların da toplumun içinde seslerini yeterince duyuramayan gruplar arasında yer aldığını ifade etti.

- 'Yaşlılara yönelik ön yargılar, ayrımcılığı pekiştiriyor'

Canatan, yaşlılara yönelik ön yargılara ilişkin, 'Biz bir yaşlıyla karşılaşmadan, onunla deneyim yaşamadan da yaşlı ön yargısına sahip olabiliyoruz. Bu ön yargılar belli konularda ve zamanlarda da beslenebiliyor.' diye konuştu.

Pandemi sürecinde yaşlıların evde kalmaya zorlanmasının toplumda yanlış algılar doğurduğuna, bu uygulamaların yaşlıların virüsün yayılmasında başlıca sorumluymuş gibi görülmesine yol açtığına dikkati çeken Canatan, bu durumun var olan olumsuz ön yargıları derinleştirerek ayrımcılığı pekiştirdiğini söyledi.

Canatan, gençlerin yaşlılara dair bakışına değinerek, 'Gençlere sorduğumuzda, 'Yaşlıların işleri yok, toplu taşıma araçlarına binip meşgul ediyorlar.' diyebiliyorlar. Halbuki onların da toplumda yaşayan diğer insanlar gibi topluma katılma, toplu taşıma araçlarına binme hakkı var.' ifadelerini kullandı.

Yaşlılığın fizyolojik bir süreç olduğunu, bireylerin gençliklerindeki hız ve beceriye sahip olmamalarının 'başarısızlık' olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Canatan, bir gün herkesin yaşlılığı göreceğini ve bu durumları yaşayacağını ifade etti. Yaşlılık döneminde daha yavaş hareket etmenin ve bazı işleri ustalıkla yapamamanın yetersizlik olmadığını kaydetti.

- Sosyal hayata katılımın önündeki ekonomik ve sağlık engelleri

Yaşlıların toplumsal hayata katılımının kültürel algılarla da şekillendiğine değinen Canatan, geçmişte yaşlıların köşesine çekilip adeta ölümü beklediğini ancak bugün bu anlayışın değiştiğini söyledi.

Canatan, teknolojik gelişmelerin günlük yaşamı kolaylaştırdığını belirterek, 'İşlerimiz kolaylaştı, dolayısıyla beden enerjimizi daha az harcamaya başladık. Yaşlılar artık geçmişte kendilerinden beklenen performansı üstlenmiyor, onlar da sosyal hayata katılım göstermeye çalışıyor.' dedi.

Yaşlıların sosyal hayata katılımının önünde özellikle ekonomik koşullar ve sağlık sorunlarının engel oluşturduğunu vurgulayan Canatan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bir yaşlının dışarı çıkması için taşıt kullanması gerekebilir ama buna ayıracak parası olmayabilir. Dışarıdan aldıklarını artık taşıyamayacak güçte olabilir. Kronik hastalıklar ya da saatli ilaç kullanımı gibi sağlık sorunları da sosyal hayata katılımını olumsuz etkileyebilir.'

Türkiye'de yaşlıların sosyal katılımının geçmişe göre daha iyi olduğunu ancak hala yeterli olmadığını dile getiren Canatan, yaşlı yoksulluğunun tüm hayatı etkileyen önemli bir sorun olduğuna dikkati çekti.

- 'İleride yaşlı nüfusumuz genç nüfusu geçecek'

Canatan, Türkiye'de geliri olmayan yaşlılara 1976 tarihli 2022 sayılı kanun kapsamında destek sağlandığını hatırlatarak, düzenli işi veya yatırımı olmayanların yaşlılık döneminde zorlandığını belirterek, genç yaşlardan itibaren 'yaşlılık farkındalığı' kazandırılmasının önemine işaret etti.

Türkiye'de son 20 yılda yaşlılara yönelik proje ve çalışmaların arttığını aktaran Canatan, bunun olumlu gelişme olmakla birlikte yeterli olmadığını dile getirerek, 'Genç nüfus hızlı şekilde artıyor, bugüne kadar onlar için yatırım yapıldı ama bugün görüyoruz ki çok kısa süre sonra nüfusumuz içinde yaşlıların oranı, genç nüfus oranını geçecek. Dolayısıyla yaşlılara yönelik yatırımlara çok ihtiyaç var.' değerlendirmesinde bulundu.

Yerel yönetimlerin proje alma kapasitesinin yüksek olduğuna değinen Canatan, Avrupa Birliği, TÜBİTAK veya Ulusal Ajans destekli projelerin, yürütüldükleri süre boyunca etkili olsa da tamamlandığında sonuçlarının çoğu kez kalıcı hizmete dönüşemediğine dikkati çekti.

- Sanatı ve teknolojiyi birleştiren proje: ERA

Hacı Bayram Veli Üniversitesinin de kurum ortaklarından olduğu, sanatı ve teknolojiyi birleştirerek toplumsal faydayı artırmayı amaçlayan ERA Projesi'nden bahseden Canatan, proje kapsamında kırsalda yaşayan yaşlıların sanat terapisiyle hayata bağlanmasını hedeflediklerini anlattı.

Canatan, etkinliklerin kayıt altına alınarak VR gözlüklerle hareket kabiliyeti sınırlı yaşlılara ulaştırıldığını belirtti. Bu uygulamanın 'yerinde yaşlanma' anlayışına hizmet ettiğini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:

'İnsanları hayatının 80 yılını geçirdiği yerden alıp başka yere götürdüğünüzde kendini rahat hissedemeyebiliyor. Geçmişte yaşadığı yerleri, anılarını, oralarla ilgili yaptıkları birikimleri göz önüne geliyor. Hatta böyle durumlarda yaşlılarda demans riskini görmekteyiz. Bu da büyük problem.'

Prof. Dr. Canatan ayrıca, 60 yaş ve üstü bireylerin bilgi, beceri ve yeteneklerinin korunmasını, yenilerinin kazanılmasını sağlayacak bir eğitim programı olan Tazelenme Üniversitelerinin öneminden bahsetti. Emekli olduktan sonra yeniden eğitim almak isteyen yaşlılara yönelik eğitim programına değinen Canatan, şunları ekledi:

'60 yaş geç kalınmış bir yaş değil. 65 yaş sonrası eğitimlerin artırılması, yaşlıları hayata bağlayacak faaliyetlere kolayca erişimlerinin sağlanması önemli. Bu konuda halk eğitim merkezlerinin de faaliyetleri var. Onlara da katılabiliyorlar.'

- 'Genç yaşta yaşlılığa ilişkin farkındalık oluşturulmalı'

Yaşlı ayrımcılığının yanı sıra istismar vakalarının da görüldüğünü belirten Canatan, yakın çevre tarafından yaşlıların mağdur edilebildiğini, bankadan kredi çektirme ya da bakım sırasında ihmalkar davranma gibi örneklerin sık yaşandığını aktardı.

Canatan, yaşlı haklarına ilişkin farkındalık çalışmalarının etkili olabilmesi için kamu iletişiminde doğru yöntemlerin seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, 'Kamu spotlarının gece yarısı değil, herkesin izlediği saatlerde yayınlanması gerekiyor. Yoksa verilen mesaj etkisiz kalıyor.' yorumunda bulundu.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun (TİHEK) yaşlı haklarıyla ilgili önemli çalışmalar yaptığını hatırlatan Canatan, bu çabaların Birleşmiş Milletler'e de taşındığını, çocuk ve kadın haklarında olduğu gibi yaşlı haklarının da özel korumaya alınması gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Canatan, 'Yaşlı yoksulluğunu azaltmadan, bakım hizmetlerini profesyonel standartlarla güçlendirmeden ve gençlere yaşlılık bilinci kazandırmadan ayrımcılığı kıramayız. Genç insanlara gençlik döneminden itibaren bir yaşlılık farkındalığının kazandırılması gerekiyor. Bu farkındalık arttıkça hem sosyal katılım hem yaşlılıkla ilgili yaşam düzenlerinin düzeleceğini söyleyebiliriz.' dedi.