Ekonomi

Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, AA Finans Masası'na konuk oldu: (2)

- 'Dünyada katılım finans sektörü hızlı şekilde büyüyor. Şu an bu büyüklük 4,5-5 trilyon dolar civarına ulaşmış durumda. Önümüzde kısa bir süre içinde bunun 7,5-8 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz' - 'Orta Asya, Orta Doğu, Balkanlar ve Afrika özellikle. Türkiye'den, Ziraat Katılım ailesinden ve muhtemeldir ki diğer katılım bankalarımızdan da kendi ülkelerinde branşlar açarak, şubeleri açarak katılım finansının örneklerini kendi ülkelerinde de görmek istiyor, yaşamak istiyor. Özellikle Orta Asya, Türk cumhuriyetlerimiz, Afrika ülkeleri bize sık sık bu tür taleplere geliyor' - 'Afrika'daki ilk Türk bankası olarak Sudan ve Somali'de şubeler açtık. Tabii diğer Afrika ülkelerinden de bize ciddi anlamda talepler gelmeye başladı'

İSTANBUL (AA) - Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, dünyada katılım finans sektörünün hızlı bir şekilde büyüdüğünü belirterek, 'Şu an bu büyüklük 4,5-5 trilyon dolar civarına ulaşmış durumda. Önümüzde kısa bir süre içinde bunun 7,5-8 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz.' dedi.

Özdemir, İstanbul Finans Merkezinin (İFM) katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı.

Katılım bankacılığının birçok düzenlemeye tabi olduğunu ifade eden Özdemir, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından birçok düzenlemelere sahip olduğunu söyledi.

Özdemir, katılım bankacılığının içinden doğduğu bir değerler sistemi olduğunu, bunun yaptıkları işleri sınırlandırdığını söyledi.

Yurt içinde kendi aralarında dayanışmak, vatandaşların bu alana ilgisini arttırmak gibi görevlere sahip olduklarını belirten Özdemir, yurt dışında katılım finans prensipleri doğrultusunda yatırım yapmak isteyen veya yatırımlarını değerlendirmek isteyen büyük bir kitlenin olduğunu aktardı.

Özdemir, bu kitleyi de katılım finans sistemi ile tanıştırmak gibi bir vazifeleri olduğunu anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

'Dünyada da katılım finans sektörü hızlı şekilde büyüyor. Şu an bu büyüklük 4,5-5 trilyon dolar civarına ulaşmış durumda. Önümüzde kısa bir süre içinde bunun 7,5-8 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Özellikle Körfez Bölgesi'nde petrol fiyatlarının da etkisiyle ortaya çıkan bir nakit gücü var. (Körfez ülkeleri) Bunlar bu güçlerini, bu imkanlarını hem kendi ülkelerinde hem dünyada değerlendirmek istiyor. Kendi bölgelerinde, ülkelerinde bu kısıtlı doğrusu. Dolayısıyla gelişmekte olan özellikle Müslüman ülkelerde katılım finans enstrümanlarında bunları değerlendirmek gibi bir hedefleri var. Bu anlamda Türkiye çok büyük bir imkan sunuyor onlara. Gelişmekte olan bir ülkeyiz. Yatırımlarımız sürekli artıyor. Hem özel hem kamu sektöründe yatırımlarımız devam ediyor. Dolayısıyla dinamik bir ülkeyiz. Katılım finans imkanlarını ülkemize taşıma imkanımız var.'

- 'Katılım finans çalışmalarımızı medeniyet mücadelelerimizin bir parçası olarak görüyoruz'

Özdemir, Türkiye'nin katılım bankacılığının 1980'li yıllara dayandığını anımsatarak, 40 yıllık bir geçmişten çok daha derin bir geçmişin olduğunu aktardı.

Bu geçmişin para vakıflarına kadar dayandırılabileceğini ifade eden Özdemir, 'Büyük bir medeniyetin bir parçasıyız. Biz de bu katılım finans çalışmalarımızı bu medeniyet mücadelelerimizin bir parçası olarak görüyoruz.' dedi.

Özdemir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her konuşmasında İFM'nin aynı zamanda İslami finansın da bir merkezi olması hedefini sektöre ilettiğini hatırlatarak, bunun kendilerini motive ettiğini söyledi.

'Ziraat Katılım ailesi olarak yaptıkları görüşmelerde ve uluslararası ziyaretlerde teveccüh gördüklerini' anlatan Özdemir, şunları kaydetti:

'Orta Asya, Orta Doğu, Balkanlar ve Afrika özellikle. Türkiye'den, Ziraat Katılım ailesinden ve muhtemeldir ki diğer katılım bankalarımızdan da kendi ülkelerinde branşlar açarak, şubeleri açarak katılım finansının örneklerini kendi ülkelerinde de görmek istiyor, yaşamak istiyor. Özellikle Orta Asya, Türk cumhuriyetlerimiz, Afrika ülkeleri bize sık sık bu tür taleplere geliyor. İstanbul doğal olarak dünyanın merkezi, dünyanın başşehri. Bunun da bizden beklenmesi gayet doğal. Bu anlamda İstanbul Finans Merkezinin imkanları, teknik altyapısı, hem ülkemize hem de dünyaya hizmet verebilecek kapasitede, kalitede. Bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor.'

- 'Afrika'daki ilk Türk bankası olarak Sudan ve Somali'de şubeler açtık'

Özdemir, İstanbul Finans Merkezinin sadece bir inşaat projesi olarak düşünülmemesi gerektiğini belirterek, bunun içinin doldurulması gerektiğini kaydetti.

Katılım finans oyuncuları olarak en büyük vazifelerinden birisinin bu olduğunu aktaran Özdemir, 'Katılım finansın bölgesel bir güç olarak, dünya üzerinde bir güç olarak ortaya çıkmasında İstanbul Finans Merkezimizin önemli katkıda bulunacağına inanıyorum.' dedi.

Özdemir, İFM'ye geçtikten sonra faaliyetlerini bir arada yapabilme imkanına kavuştuklarını kaydederek, hem mimari hem de içeriğinin doldurulması açısından çok kıymetli bir proje olduğunu söyledi.

İFM'nin yeni oyuncuların katılım finans sektörüne gelmesinde önemli katkılarının bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Uluslararası oyunculara da ülkemizde katılım finans alanında kendi branşlarını oluşturma imkanı sunulacak. İnşallah tam kapasite ile çalışmaya başladıktan sonra da hem dünyaya hem Türkiye'mize hem de dünyamıza katılım finans camiasına insan kaynağı yetiştirme açısından da çok büyük bir destek vereceğine inanıyorum. Bu alan hızlı bir şekilde gelişiyor. Hem Türkiye'mizde yeni oyuncular aramızda katılıyor hem de dünyada böyle bir talep var. Biz tabii Ziraat Katılım olarak buna cevap vermeye gayret sarf ediyoruz. Bu anlamda Afrika'daki ilk Türk bankası olarak Sudan ve Somali'de şubeler açtık. Tabii diğer Afrika ülkelerinden de bize ciddi anlamda talepler gelmeye başladı. Oradaki büyükelçilerimiz sağ olsunlar kendi ülkelerinde de şubeler açmamızı istiyorlar. Tabii bu işte arkamızdaki bu ekosistemin giderek güçlenmesiyle onun dünyaya yansıması olarak görebiliriz'

Özdemir, sektöre katılmak üzere olan, faaliyet iznini almış veya kendi içinde hazırlık çalışmalarına devam eden, hem dijital hem de şubeli bankacılık yapacak oyuncuların bulunduğunu ifade ederek, katılım finansı sadece banka, bankacılık olarak düşünmemek gerektiğini dile getirdi.

Tasarruf finans kuruluşlarının da bir düzenlemeye sahip olduğunu aktaran Özdemir, BDDK'nin oraya da bir nizam getirmiş olduğunu, vatandaşların mağdur olmalarının önüne geçecek birtakım düzenlemeler yapıldığını belirtti.

Yapılacak düzenlemeler, uygulamalar ve geliştirilecek olan ürünlere dönük olarak katılım finans kuruluşlarının ihtiyaç duydukları düzenlemelerin düzenleyici mekanizmalar tarafından geliştirilmesinin temin edildiğini ifade eden Özdemir, bu mekanizmaların bankacılık sektörünün kullanmış olduğu birtakım ürünlerin de katılım finansa uygun hale getirilmesiyle alakalı önemli işlevler görmeye başladığını söyledi.

- '2026, katılım bankacılığı ve Türkiye ekonomisi için önemli bir yıl olacak'

Özdemir, geçmişte yasal anlamda muhatap bulamazken artık bu düzenlemeleri oturttuklarını kaydederek, '2026, katılım bankacılığı ve Türkiye ekonomisi için önemli bir yıl olacak diye düşünüyorum.' dedi.

İki yıldır mücadele edilen enflasyonun önemli oranda düşeceğine inandıklarını anlatan Özdemir, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Enflasyonun düşmesiyle ekonomik hareketliliğin canlanacağına, piyasada uygulanan kar payı, faiz oranlarının hızlı şekilde düşerek yatırımların önünün açılacağına inanıyoruz. Biz aslında katılım bankaları olarak 2025 yılında yüzde 10'luk barajı (katılım bankalarının genel bankacılık içindeki payı) aşmayı hedeflemekteydik. Son iki yılda uygulanan ekonomik politikalar ve Merkez Bankası'nın birtakım sınırlandırmaları sebebiyle bu tempomuzu biraz düşürmek durumunda kaldık ama payımızı muhafaza ettik. Bu anlamda bir genişleme ve sınırlandırılmaların ortadan kalkmasından sonra da hızlı bir şekilde bu aradaki farkı kapatacağımıza inanıyorum. Bu anlamda yüzde 10'luk barajı 2026'da geçeceğimize inanıyorum. Hem bizim gayretimiz, biriken enerjimiz diyelim hem de bize katılacak olan yeni oyuncuların da gayretiyle bu barajı aşacağımıza inanıyorum.'

Özdemir, yeni katılan oyuncuların aslında birçoğunun 2020 yılından sonra, son 2-3 yılda katılım finans sektörüne dahil olduklarını vurgulayarak, onların katkısını alabilmeleri için biraz zamana ihtiyaç olacağını söyledi.

Yeni kuruluşların, kuruluş aşamalarında hem şubeleşme hem insan kaynağı geliştirme noktasında biraz daha o yönlere kendilerini verdiklerini ifade ederek, bu anlamda bu kuruluşların 2-3 yıl sonrasında sektöre katkılarının çok daha fazla olacağına inandığını dile getirdi.

Özdemir, gelecek yıldan itibaren bu katkıları somut olarak göreceklerini düşündüklerini kaydederek, '2026'da katılım finans sektörü olarak ümitliyiz. Bu anlamda sektörümüzün hızlı bir büyüme trendine gireceğine inanıyorum.' dedi.

(Sürecek)