İSTANBUL (AA) - Çocuk yıldızların ergenliğe geçiş süreçleri, yaşadıkları travmaların yetişkinlikteki etkileri ve mesleki zorlukları inceleyen 'Çocuk Yıldızlar' belgeselinin galası Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması'nda gerçekleştirildi.

Sofya Opera ve Balesi, AKM'de 'Elektra' operasını sahneledi
Sofya Opera ve Balesi, AKM'de 'Elektra' operasını sahneledi
İçeriği Görüntüle

Filmin yönetmenliğini üstlenen Burak Gülgen, yapımcılık görevini ise Vega Film Prodüksiyon ve Gökhan Mumcu ile birlikte yürüttü.

Uzman psikolog görüşleriyle desteklenen belgeselde, çocuk yıldızların aile dinamikleri, toplum içindeki algıları ve kariyerlerine devam etmeleri gibi konular üzerinde duruluyor.

1980'li yılların çocuk yıldızlarından, yapımcı ve yönetmen Burak Gülgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, belgeseli yapmaya 2014'te karar verdiğini fakat çeşitli nedenlerden dolayı o dönem çekimlerin gerçekleşmediğini söyledi.

Gülgen, proje için gerekli maddi desteği bulmakta zorlandıklarını vurgulayarak, 'Projeyi rafa kaldırmıştım. Gökhan Mumcu, benim çok eski arkadaşım ve dostum. Projeyi biliyordu ve 'Belgeseli birlikte yapalım.' dedi. Konumuz oldukça spesifik bir mesele olduğu için sponsor ya da kurumsal destek bulmakta zorlandık. Kendi yağımızda kavrularak belgeselin çekimlerini gerçekleştirdik. Projede birçok arkadaşımızın katkısı oldu ve imece usulüyle sürecimizi tamamladık. Bugün de izleyiciyle buluşacağız ve umuyorum seyircinin beğenisini kazanırız.' dedi.

- 'Dizi sektöründe, eskiye nazaran çok daha vahşi ve yıpratıcı bir süreç içindeyiz'

Kendisinin de daha önce sektör içinde yer alan bir çocuk yıldız olduğunu aktaran Gülgen, 'Proje tasarımcısı ve yönetmeni olmama rağmen, belgeselin tarafsızlığını korumak için meseleye kişisel tecrübemi ön planda tutmayarak bakmaya çalıştım. Projedeki temel amacım, benden önce aynı yolda yürüyen abilerim ve ablalarımla benzer bir tecrübeyi yaşayıp yaşamadığımızı öğrenmekti.' ifadelerini kullandı.

Gülgen, çocuk yıldızların Türk sineması ve dizi sektörünün farklı dönemlerine baktığını sözlerine ekleyerek, şunları kaydetti:

'Çalışmamızda sektörün 1960, 1970, 1980'ler ve en önemlisi şu andaki durumunu anlatmaya çalışıyoruz. Günümüzde, özellikle de dizi sektöründe, eskiye nazaran çok daha vahşi ve yıpratıcı bir süreç içindeyiz. Dolayısıyla hem tarihsel bir hikaye anlatıyoruz hem de meselenin günümüzde devam eden boyutlarına ya da yansımalarına odaklanmış oluyoruz. Belgeselde, Oyuncular Sendikasının çocuk oyuncularla ilgili yaptığı hukuksal çalışmaları da o dönem halkın bu filmlere neden ilgi duyduğunu da anlamaya çalıştık.'

Eserde geçmişten bugüne sektörün içinde yer alanlar kadar, oyunculuğa devam etmemiş isimlerin de hikayesini anlattığının altını çizen Gülgen, 'Projemizde, konuştuğumuz isimlere, 'Bir daha olsa yine oyuncu olur muydunuz?' ve 'Çocuğunuzun bu işi yapmasını ister miydiniz?' diye iki önemli soru sorduk. Burada çoğunluk ilk soruya, 'Evet, yapardım.', ikincisine ise, 'Hayır, yaptırmazdım.' cevaplarını verdi. Bu anlamda belgeselde, çocuğunu şöhret yapmaya çalışan, ajans ajans gezdiren aileleri, bu tavırlarıyla çocuklarına iyilik mi yoksa kötülük mü yaptıklarını düşünmeye çağırdık.' ifadesini kullandı.

- 'Yeşilçam oyuncalarıyla yola çıktık'

Belgeselin yapımcılarından ve aynı zamanda görüntü yönetmenliğini yapan oyuncu Gökhan Mumcu, 1999'dan bu yana hem oyuncu hem de yapımcı olarak sektörün içinde olduğunu dile getirdi.

Mumcu, çocuk oyuncuların, sinema ve dizi sektöründe maruz kaldıkları çeşitli durumlara vurgu yaparak, şu bilgileri verdi:

'Burada yaşadığımız ya da şahit olduğumuz birçok vakayı tolere edebiliyorsunuz. Sette sessiz kalamadığım tek konu ise çocuklara karşı gösterilen tavırdı. Çocuklara karşı kötü ya da negatif bir duruma karşı sesinizi yükseltmeniz pek hoş karşılanan bir durum değildi. Elimizden geldiğince çocukların setlerde daha iyi şartlarda çalışması için ön ayak olmaya çalıştım. Fakat bunun, oturduğu yerden bir şeyler yapma ve taşın altına elini koymama anlamına geldiğini fark ettim. Burak'ın projesini uzun zamandır biliyordum ve çocuk oyuncular için gerçek bir şeyler yapmak adına bu projenin bir parçası olmaya karar verdim.'

Projenin belgesel olarak tasarlandığına dikkati çeken Mumcu, 'Eğer projeyi bir film olarak çekseydik günümüz oyuncularını çalışmamıza ikna edemezdik. Çünkü onlar hala sektörün içerisinde yer alıyor ve bundan dolayı meseleye objektif bir şekilde bakamayacaklardı. Bu yüzden Yeşilçam oyuncalarıyla yola çıktık. Zira onlar her anlamda daha özgür bir durumda. Onlardan istediğimiz temel şey ise o gün maruz kaldıkları durumları anlatarak bugünün çocuklarına ayna tutmalarıydı.' görüşlerine yer verdi.

Gökhan Mumcu, belgeselde en büyük aynayı ailelere tuttuklarını dile getirerek, şöyle devam etti:

'Belgeselimizin temel amaçlarından birisi, 'Oyuncu çocukları kendi ailelerinden nasıl koruyacağız?' sorusuna cevap bulmaktı. Sektörden elde edilen kazanımlar temel olarak ailelere gidiyor. Çocuklara ise günün sonunda kendilerine verilen küçük hediyelerle yetinmek kalıyor. En fazla, okula daha az gitmek gibi avantajlara sahip oluyorlar. Burada önemli bir finansal döngü söz konusu. Dahası, unuttuğumuz temel husus, o çocukların rafta duran bir ışık ayağı olmadıklarıdır. Sen o çocuğu, sağını solunu mıncıklayıp ağlatarak ya da gıdıklayıp güldürerek sahneye çıkartamazsın. Bu sana ait bir özgürlük değil. İlk önce sen çocuğuna sahip çıkacaksın ki o çocuk rejisöründen yapımcısına kadar herkesten hak ettiği saygıyı duysun.'

- 'Şimdiki çocuk oyuncular daha şanssız'

Oyuncu ve seslendirme sanatçısı Nilgün Kasapbaşoğlu ise belgeselin kendisi için çok büyük bir anlam ifade ettiğini belirterek, 'Bir çocuk yıldız olarak 11 filmde oynadım. Daha sonra ise Türk sinemasında, 'Ayşecik' ve 'Ömercik' hariç birçok çocuk karaktere sesimi verdim. 'Canım Kardeşim', 'Kahraman Kral', 'Gülşah', 'Küçük Ceylan' bunlardan sadece bir kaçı. Dolayısıyla bu proje beni geçmişime götürdü ve hayatımda hep tatlı bir anı olarak kalacak.' diye konuştu.

Kasapbaşoğlu, çocuk yıldız olarak büyük bir sıkıntıya maruz kalmadığını aktararak, 'Benim o zamanlar sette öğle uykumun zamanı belliydi. Gece geç saatlere kadar çalıştırılmazdım. Öğle yemeğinden sonra sahnelerim çekilmezdi. Şimdiki çocuk oyuncular daha şanssız.' dedi.

Çocuk oyuncular için ailenin çok önemli bir yerde durduğunu kaydeden Kasapbaşoğlu, şöyle devam etti:

'Bizim zamanımızda öyle psikologlar, pedagoglar yoktu. Biz, televizyonun olmadığı, sadece sinemanın olduğu bir dönemin meşhur çocuklarıydık. Burada ortaya çok büyük bir psikolojik sıkıntılar çıkabilirdi. O zamanlar herkes sana çok farklı bakıyor. Annem ve babam, beni diğer çocuklardan hiç ayırmayarak bu durumun önüne geçti. Ailem ortaya çıkacak sorunları, beni normal bir çocuk gibi yetiştirerek, çok güzel bir şekilde halletmiş. Akranlarım gibi okula yürüyerek gittim, annemin koyduğu beslenmeyi yedim. Bana da diğer çocuklar gibi sadece bayramlarda ayakkabı ve elbise alındı. O yüzden annem ve babamı bu doğru tavırlarından dolayı, bir kez daha rahmetle anıyorum.'

Uzm. Psk. Aslıhan Arıkan Dikçe, Av. Dr. Aysel Gülle, Burçak Evren, Gamze Dar, Gülşah Alkoçlar, Kahraman Kıral, Mine Çayıroğlu, Necip Sarıcı, Nilgün Kasapbaşoğlu, Parla Şenol, Yeşim Girgin ve Memduh Ün'e yer verilen belgeselin, jenerik müziği ise Volkan Başaran tarafından seslendirildi.