ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'Dünyanın barışı ve huzuru için hakikati ve adaleti merkezine alan bir anlayışın küresel çapta hakim kılınması zaruridir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 'daha adil bir dünya' çağrısını uluslararası her platformda en yüksek sesle dile getirmektedir.' dedi.

Altun, İletişim Başkanlığınca düzenlenen 'Türkiye-Çin Medya Forumu' programında yaptığı konuşmada, Türkiye İletişim Modeli çerçevesinde düzenlenen uluslararası medya forumlarının 4'üncüsünü gerçekleştirmek üzere bir araya geldiklerini belirtti.

Afrika kıtası, Almanya ve Balkanlar'dan medya mensuplarıyla daha önce yapılan buluşmaların, ortak anlayış zemininde bir dizi etkileşimde bulunmalarını ve yeni işbirlikleri için vesileler temin etmelerini sağladığını anlatan Altun, Çin Halk Cumhuriyeti'nden medya mensuplarını ağırladıkları bu programın da ufuk açıcı ve verimli olacağını, yeni başlangıçlara ve ortak çalışmalara imkan tanıyacağını söyledi.

Bugün yalnızca iki ülkenin medya profesyonelleri olarak değil aynı zamanda iki büyük medeniyetin temsilcileri olarak bir araya geldiklerini ifade eden Altun, 'Bizleri buluşturan şey sadece mesleki dayanışma değil, ortak değerler, ortak kaygılar ve ortak umutlardır. Köklü tarihleri, güçlü kültürel bağları ve kadim medeniyetleriyle Türkiye ile Çin'in yüzlerce yıla sari münasebetleri, 2010 yılından bu yana 'stratejik işbirliği' seviyesinde güçlenerek sürmektedir.' diye konuştu.

Türkiye ile Çin arasındaki stratejik ortaklığın, ülkelerin yararına ve çok kutuplu dünya vizyonu çerçevesinde ortak geleceğin inşasına hizmet ettiğini vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

Rize Valisi Baydaş, düşen özel jete ulaşılması için yürütülen çalışmaları sahada koordine ediyor
Rize Valisi Baydaş, düşen özel jete ulaşılması için yürütülen çalışmaları sahada koordine ediyor
İçeriği Görüntüle

'Sonuncusu, geçtiğimiz yıl Astana'da düzenlenen Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde olmak üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, uluslararası organizasyonlar marjında pek çok kez bir araya gelmiş, bölgesel ve küresel meseleleri değerlendirmişlerdir. Devlet başkanlarımızın görüşmelerinin yanı sıra Türkiye ile Çin arasında diplomatik temaslar ve istişare mekanizmaları da her geçen gün artmaktadır. Ülkelerimiz arasında, 'Yeni İpek Yolu' olarak adlandırılan Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi ile Çin-Avrupa hattında rota çeşitliliği sağlayacak Orta Koridor'un uyumlaştırılması çalışmaları sürmektedir. Dünya ticaret güzergahlarına alternatif olarak kritik önemi haiz bu çalışmalarımıza ek olarak, ülkelerimiz arasındaki uçuş frekanslarında artış olması da memnuniyet vericidir. Birkaç ay önce iki ülke arasındaki haftalık yolcu seferi hakkı 21 frekanstan 49'a çıkarılmıştır. Bu toplumlarımız nezdinde karşılıklı artan ilginin en açık göstergesidir. Nitekim mesafelerin muhabbete, anlayışa, dayanışmaya ve yardımlaşmaya engel olmadığını gösteren iki ülke konumundayız.'

Altun, 'asrın felaketi' olarak nitelendirilen 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde, Çin'den yaklaşık 450 kişiden oluşan 20 ekibin arama kurtarma çalışmalarına katıldığını hatırlatarak, bu dayanışma ve yardım için Çin Halk Cumhuriyeti'ne teşekkür etti.

Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin, tarih boyunca karşılıklı saygı, çok yönlü işbirliği ve kültürel yakınlık temelinde şekillendiğini dile getiren Altun, 'Kadim İpek Yolu'nun ruhunu taşıyan bu ilişki, günümüzde medya ve iletişim alanında da yeni ve güçlü bir zemine kavuşmaktadır.' dedi.

- 'Türkiye, herkes için barış ve refahın mücadelesini veriyor'

İletişim Başkanı Altun, insanlık tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birine tanıklık edildiğini vurguladı.

'Her an yeni bir krizin fitilinin ateşlendiği bir belirsizlik çağını tecrübe ediyoruz ve bu mevcut küresel belirsizlikler, coğrafi konumu ne olursa olsun tüm dünya toplumlarını şu ya da bu şekilde, az ya da çok etkiliyor.' diyen Altun, bir çatışma sulhla neticelenmeden yenilerinin ortaya çıktığını belirtti.

Karadeniz'de, Türkiye'nin kuzey komşuları Rusya ve Ukrayna arasında 3 yılı aşkın süredir devam eden savaşın küresel ölçekte yarattığı etkilerin herkes tarafından açıkça görüldüğünü anlatan Altun, Türkiye olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü liderliğiyle her iki tarafla da diplomasi kanallarını açık tuttuklarını ve tarafların yararına olacak bir barış ortamının sağlanması için çabalarını sürdürdüklerini söyledi.

Asya'nın iki büyük ve köklü ülkesi Hindistan ile Pakistan arasında yakın geçmişte yaşanan gerilimde de Türkiye olarak barıştan yana istikrarlaştırıcı bir tavır ve çaba ortaya koyduklarını vurgulayan Altun, şöyle devam etti:

'İstilacı ve işgalci politikalarla tüm dünyanın huzuru ve güvenliği için bir tehdit haline gelen İsrail'e karşı, Türkiye olarak her platformda en yüksek tepkiyi gösteren ülkelerin başında geliyoruz. Bilindiği gibi katil Netanyahu hükümeti, bir yandan Gazze'de soykırıma kesintisiz devam ederken öte yandan Lübnan, Suriye, Yemen ve Irak gibi bölge ülkelerini tehdit ediyor. Son olarak İsrail'in İran'a saldırısıyla başlayan ve 12 gün boyunca dünyayı diken üstünde tutan çatışmalar şunu bir kez daha göstermiştir ki İsrail bir an evvel durdurulmalıdır. Fakat ne yazık ki sözüm ona dünya siyasetine yön veren devletlerin pek çoğu, İsrail'i durdurmak bir yana, Netanyahu yönetimini destekleyerek dünya barışını baltalamaktadır. Bu tablo, mevcut küresel sistemin ne denli işlevsizliğini, başarısızlığını ortaya koymaktadır. Barışı tesis etmek gayesiyle kurulan uluslararası kuruluşlar yetersiz kalmış, uluslararası sözleşmeler kadük hale gelmiştir.

Dünyanın barışı ve huzuru için hakikati ve adaleti merkezine alan bir anlayışın küresel çapta hakim kılınması zaruridir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 'daha adil bir dünya' çağrısını uluslararası her platformda en yüksek sesle dile getirmektedir. Türkiye istikrarlaştırıcı gücüyle 'herkes için barış ve refahın' mücadelesini vermektedir. Bu vizyonla ülkemiz, son dönemde yaşanan krizlerin neredeyse tamamında sorumluluk alarak diplomatik görüşmelere ve barış müzakerelerine ev sahipliği yapmıştır. Temel hedefimiz, her alanda hakikat ve hakkaniyetin hükümferma bulmasıdır. Bunun yolu ise diplomaside olduğu gibi uluslararası iletişim ekosisteminde de daha adil bir temsilin sağlanmasıdır. Hakikat temelli, dezenformasyona karşı dayanıklı, bütün insanlığın sesini duyurabildiği küresel bir medya yapısı, dünya barışı için olmazsa olmazdır. Küresel adalet için olmazsa olmazdır.'

- 'Dezenformasyon sadece bir ülkenin değil küresel kamunun ortak sorunu'

Fahrettin Altun, dijitalleşmenin, iletişim teknolojilerinde yaşanan baş döndürücü gelişmelerin, bilgi akışının hızlanmasının, yeni medya platformlarının ortaya çıkışının, medyanın hem doğasını hem de etkisini derinden etkilediğini söyledi.

Bu dönüşümün getirdiği imkanlarla birlikte çok ciddi meydan okumalarla da karşı karşıya kalındığına işaret eden Altun, 'Özellikle dezenformasyon, algı operasyonları, yapay içerik manipülasyonu ve dijital kutuplaşma gibi tehditler, sadece bir ülkenin ya da bir bölgenin değil, küresel kamunun ortak sorunudur.' dedi.

Bugün bilgiye erişimin hızlandığına ancak bilginin güvenilirliğinin azaldığına dikkati çeken Altun, 'Bir içeriğin viral hale gelme hızı, onun doğru olup olmadığından, onun hakikati temsil edip etmediğinden daha önemli hale gelmiştir. Bu durum, kamuoyunun sağlıklı biçimde oluşmasını, toplumların ortak akıl geliştirmesini de zorlaştırmaktadır. İşte bu noktada medya profesyonellerine ve kamu iletişimini yönlendiren aktörlere önemli sorumluluklar düşmektedir.' şeklinde konuştu.

Medyanın sadece bilgi aktaran değil aynı zamanda anlam taşıyan, anlam inşa eden, algı oluşturan, toplumları etkileyen, şekillendiren, biçimlendiren bir güç olduğunu ifade eden Altun, İletişim Başkanlığı olarak, bu gücün hakikat lehine, insanlık onurunu esas alan bir anlayışla kullanılması için gayret gösterdiklerini söyledi.

Hakikatin tahrip edildiği bir çağda, iletişimde güveni, bilgide doğruluğu ve medya etiğinde sorumluluğu öncelemek zorunda olduklarını dile getiren Altun, 'Bunun yolu da çok taraflı işbirliklerinden, karşılıklı tecrübe paylaşımından ve uluslararası medya dayanışmasından geçmektedir. Bu bakımdan Türkiye-Çin Medya Forumu'nu, yalnızca iki ülkenin değil aynı zamanda küresel medya camiasının ortak menfaatlerine hizmet eden bir platform olarak terakki ediyoruz.' ifadelerini kullandı.

- 'Çin Halk Cumhuriyeti ile karşılıklı deneyim ve bilgi paylaşımını daima önemsedik'

Altun, İletişim Başkanlığı olarak son yıllarda medya diplomasisi alanında çok kapsamlı adımlar attıklarını, dezenformasyonla mücadele stratejileri geliştirdiklerini, kamuoyunu doğru ve zamanında bilgilendirmeyi temel öncelik haline getirdiklerini vurguladı.

Ayrıca dijital kamu diplomasisi, kültürel diplomasi ve stratejik iletişim alanlarında pek çok uluslararası proje yürüttüklerini aktaran Altun, şunları kaydetti:

'Bu süreçte Çin Halk Cumhuriyeti dahil olmak üzere dost ve stratejik ortak ülkelerle karşılıklı deneyim ve bilgi paylaşımını daima önceledik, önemsedik. Bu forum da bu anlayışın bir tezahürüdür. Forum süresince medya sistemlerimiz arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ele alacağız. Geleneksel medya ile dijital medya arasındaki ilişkileri, geçişlerdeki zorlukları tartışacağız, müzakere edeceğiz. Algı yönetimi, kültürel temsil, yapay zeka ve iletişim teknolojilerinin geleceği gibi başlıklarda birlikte düşüneceğiz, birlikte konuşacağız ve en önemlisi, doğru bilginin, işbirliği ve diyalog yoluyla güçlendirilmesi gerektiğinin altını bir kez daha birlikte çizeceğiz. Bu noktada birlikte mesaj vereceğiz.'

- 'Hakikatin izinde insan onurunu esas alan medya anlayışını ele alacağız'

Fahrettin Altun, Türkiye ve Çin'in sadece ekonomik değil aynı zamanda medeniyet eksenli işbirlikleri geliştirebilecek kapasiteye sahip iki ülke olduğunu belirtti.

Medyanın bu noktada köprü işlevi görebileceğini anlatan Altun, 'Çünkü medya yalnızca haber değil, anlayış taşıyan bir mecradır. Doğru kullanıldığında ayrıştırmaz, birleştirir, toplumsal kutuplaşma üretmez, toplumsal grupları, ülkeleri, uluslararası kamuoyunu yakınlaştırır. Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye-Çin Medya Forumu'nun başarılı geçmesini diliyor, tüm katılımcılara, forumun hazırlanmasında emeği geçen tüm mesai arkadaşlarıma değerli katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Hakikatin izinde, insan onurunu esas alan bir medya anlayışı için birlikte çalışmaya devam edeceğimize yürekten inanıyorum.' dedi.