DENPASAR (AA) - MUHAMMET TARHAN - Bir zamanlar sakinliğin ve ruhsal dinginliğin sembolü olan ve 'Tanrılar Adası' olarak bilinen Bali, bugün sosyal medya odaklı turizm anlayışıyla bir dönüşüm yaşıyor.

Her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Ada, turistlerin TikTok ve Instagram gibi platformlarında görünürlük yarışı içinde kültürel değerleri ve toplumsal dokusuyla zorlu bir sınavdan geçiyor.

Bali, yaklaşık 4,5 milyonluk nüfusu, verimli toprakları ve turizm gelirleriyle Endonezya'nın önemli adalarından biri. 2024'te 6 milyondan fazla yabancı turistin ziyaret ettiği Ada'da turizm, başlıca geçim kaynakları arasında yer alıyor. Bunun yanında tarım da Ada'nın temel üretim alanı; pirinçten papayaya, baharattan mısıra kadar birçok ürün yetiştiriliyor.

Ancak artan turist sayısı, beraberinde sosyal medya odaklı turizmin etkilerini de getiriyor. Bugün Bali, sosyal medyada görünür olmak isteyenlerin adeta sahne aldığı bir platforma dönüşmüş durumda.

Özellikle Avrupalı turistler arasında son yıllarda popüler hale gelen Bali, ekonomik oluşu, lüks otelleri, çeşitlenen mutfağı ve 'Instagram dostu' mekanlarıyla dikkati çekiyor. Fakat bu görünürlüğün bedelini yerel halk, kültürel alanlar ve doğal çevre ödüyor.

Bu sosyal medya turizmi, Ada'nın kutsal kabul edilen mekanlarını dekor, doğal alanlarını ise sahneye dönüştürürken, pek çok unsuru da sosyal medya estetiğine göre şekillenmeye zorluyor.

Turizmden kazanç sağlamayı sürdürmek isteyen Balililer, Ada'nın kültürel dokusunu korumakla, hızla değişen beklentilere uyum sağlama arasında hassas bir denge kurma çabasında.

- Tapınaklarda poz yasakları, kutsal mekanlarda uyarılar

Bali halkının büyük çoğunluğu Hindu inancına mensup. Ada'nın 'Tanrılar Adası' olarak anılması da bu köklü inanç sistemine dayanıyor. Tapınaklar, ritüeller ve kutsal kabul edilen doğa alanları, Balililerin yaşamında merkezi yere sahip.

Ancak TikTok ve Instagram'ın yön verdiği turizm anlayışı, Bali'de yalnızca tüketim davranışlarını değil, Ada'nın fiziksel ve kültürel dokusunu da dönüştürüyor. Sosyal medyada paylaşılan bazı turist fotoğrafları, bu mekanlarda saygısız pozlar verilmesi nedeniyle büyük tepki çekiyor.

Yetkililer, tapınak girişlerine artık 'selfie çubuğu yasak' ve 'uygunsuz pozlara izin verilmez' yazılı tabelalar asıyor. Bazı bölgelerde dron kullanımı da sınırlandırılıyor.

Bali'nin meşhur pirinç tarlaları adeta bir fotoğraf stüdyosu gibi kullanılırken, 'ruhani inziva merkezleri' ise artık sosyal medya içerik üretim alanlarına dönüşüyor.

- Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar sınır dışı ettiriyor

Endonezya hükümeti, 2023'te yalnızca uygunsuz davranışları nedeniyle 136 yabancı turisti sınır dışı etti. Bir Rus turist, Mart 2023'te, kutsal kabul edilen Agung Dağı'nda çıplak poz verip Instagram'da paylaşınca ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Nisan 2022'de ise bir Kanadalı turistin kutsal bir dağda çıplak dans etmesi benzer şekilde cezalandırıldı.

Yeni kurallar, kutsal alanlarda saygısızca davranılmasını, geleneklerin hiçe sayılmasını veya görevliye sert çıkılmasını yasaklıyor.

- 'Instagram platosuna' dönüşen pirinç tarlaları

Bali'nin doğası halen büyüleyici ancak bu güzellik, artık çoğu zaman turizm için kurgulanmış sahnelerin arkasında kalıyor.

Ubud çevresindeki pirinç tarlaları, artık doğal üretim alanından çok, sosyal medya fonu işlevi görüyor. Pirinç tarlalarının çevresine kurulan dev tesislerde turistler, 10-15 dolar karşılığında kıyafet kiralayıp salıncaklara binerek poz veriyor.

Lempuyang Tapınağı gibi kutsal mekanlarda turistlerin saatlerce bekleyip 'ayna efektiyle' poz vermesi veya Maymun Ormanı'nda selfie çekilmesi artık yerel halk için de sıradan hale gelmiş durumda.

Öyle ki bu deneyimler, Bali'ye gelen birçok turistin sosyal medya hesaplarında paylaşmak için önceden planladığı kareler arasında. 'Batur Dağı'nda gün doğumu', 'Maymun Ormanı'nda selfie', 'Akan şelalenin altında meditasyon' gibi kareler, artık bireysel deneyimden çok kitlesel içerik üretiminin parçası olmuş vaziyette.

- Spiritüel inziva merkezleri etkileşim kampına dönüşüyor

Bali, yıllarca yoga kampları, inziva merkezleri ve meditasyon alanlarıyla 'ruhani bir cennet' olarak tanıtıldı ve böyle ilgi gördü. Ancak bugün bazı merkezler, sessizlikten çok sosyal medya etkileşimlerine odaklanıyor ve spiritüel inziva mekanları artık birer birer Instagram vitrinine dönüşüyor.

Bazı yerlerde ise en basit dini törenlerin dahi turistlere yönelik bir şova dönüşmesi, kültürel erozyon tartışmalarını beraberinde getiriyor.

Sosyal medyada aşırı görünür hale gelen bazı bölgeler ise 'aşırı turizm' baskısıyla doğal dengesini kaybediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesine bağlı birimlerdeki camilerin açılış töreninde konuştu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesine bağlı birimlerdeki camilerin açılış töreninde konuştu:
İçeriği Görüntüle

- Lüks otellerin gölgesinde çamurlu tarlalar

Bali'de yaşanan dönüşüm yalnızca kültürel alanlarla sınırlı kalmıyor. Ada'da bir yanda lüks tatil köyleri ve havuzlu villalar yükselirken, bunların hemen yanında pirinç tarlalarında geleneksel yöntemlerle çalışan çiftçiler üretimi sürdürüyor.

Bu iki farklı dünya, turizmin gelişimiyle birlikte kırsal yapının ve geçim yöntemlerinin nasıl dönüştüğünü gösteriyor.

Son yıllarda artan yapılaşma, özellikle güneydeki kıyı bölgeleriyle Ubud çevresinde tarım arazilerinin turizm yatırımlarına açılması yönündeki tartışmaları da beraberinde getirmişti.

Hükümet, 2024'ün sonunda, pirinç tarlası bölgelerinde yeni villa ve tatil köyü inşaatlarını yasaklayan yeni düzenlemeleri yürürlüğe koydu. Bu karar, hem tarım alanlarını koruma hem de 'doğal dokuya aykırı' yapılaşmayı durdurma amacı taşıyor.

Yetkililer, alınan önlemlerin yalnızca çevreyi değil, aynı zamanda Bali'nin özgün kırsal kimliğini korumaya da yönelik olduğunu vurguluyor.

- Instagram ve TikTok etkisi turizmi dönüştürüyor

Sosyal medya çağında Bali, dünya turizminin yeni gerçekliğini yansıtıyor. Seyahat planları artık algoritmalar tarafından şekillendiriliyor. Turizm artık bireysel deneyimden çok kolektif gösteriye dönüşmüş durumda.

Hangi rotaya gidileceği, nerede poz verileceği, hangi restoranın 'fotoğrafik' olduğu, büyük ölçüde TikTok ve Instagram içerikleriyle belirleniyor. Öte yandan bununla gelen 'Fear of Missing Out (FOMO)' yani 'bir şeyi kaçırma korkusu' da birçok turistin seyahat kararını etkiliyor.

Aynı fotoğraf karelerinin tekrar tekrar paylaşılması, aynı pozların verilmesi, aynı lokasyonların kalabalıklaşmasına neden oluyor. Bu da turizmi, kültürel etkileşimden çok dijital tüketim haline getiriyor.

Bali'nin karşı karşıya olduğu bu dönüşüm, yalnızca bir ada turizminin değil, küresel ölçekte tatil anlayışının da sosyal medya etkisiyle nasıl evrildiğine dair çarpıcı bir örnek sunuyor.