İsrail ordusunun soykırımını sürdürdüğü Gazze Şeridi'den son 24 saatte 170'ten fazla hava saldırısı düzenlediği bildirildi.

Gazze kentini işgal için kara saldırılarına başlayan İsrail ordusu, bölge genelinde hava bombardımanlarını da artırarak sürdürüyor.

Saldırılar, açlık ve katliamlara rağmen topraklarını terk etmek istemeyen Filistinlilerin sığındığı Gazze kentinde yoğunlaşıyor.

Gazze kenti, havadan ve karadan düzenlenen saldırılarla bombalanıyor. Bu saldırılara rağmen yüzbinlerce Filistinli Gazze kentinde kalmaya devam ediyor.

İsrail ordusu, açlığa ve saldırılara rağmen topraklarında kalmayı sürdüren Filistinlileri katliamlarla güneye göç etmeye zorluyor.

Öte yandan İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, son 24 saatte Gazze Şeridi'ne 170'ten fazla hava saldırısı düzenlendiği belirtildi.

Açıklamada, İsrail ordusunun Gazze kentine yönelik saldırılarını da yoğunlaştırdığı ifade edildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda en az 65 bin 419 Filistinli hayatını kaybetti, 167 bin 160 kişi de yaralandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği son saldırılarda 35 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail ordusunun soykırım gerçekleştirdiği Gazze Şeridi'nde sabahtan bu yana düzenlediği saldırılarda, aralarında çocukların da olduğu 35 Filistinli yaşamını yitirdi.

Hastane kaynakları ve görgü tanıklarının aktardığına göre, İsrail'in hedefinde yine siviller, yerinden edilenlerin sığındığı çadırlar, evler ve binalar vardı.

İsrail ordusunun işgal planı kapsamında kara saldırılarına başladığı kuzeydeki Gazze kentinde saldırılar aralıksız sürüyor.

Gazze kentinin kuzeybatısındaki Şati Mülteci Kampı’nda iki eve düzenlenen saldırıda 6 Filistinli yaşamını yitirdi.

Gazze kentinin Tünel bölgesinde İsrail askerlerinin saldırısında 2 kişi yaşamını yitirdi.

İsrail ordusu Gazze kentinin Tuffah Mahallesi'nde bir evi hedef aldı. Saldırıda 4'ü çocuk, 15 Filistinli yaralandı.

Kentin kuzeyindeki Şeyh Rıdvan Göleti çevresindeki evler, İsrail dronları tarafından bombaladı.

Gazze kentinin kuzey ve batı bölgeleri de topçu saldırıların hedefi oldu.

İsrail'de 2 yılda Gazze'ye saldırılara katılan 20 binden fazla asker tedavi gördü
İsrail'de 2 yılda Gazze'ye saldırılara katılan 20 binden fazla asker tedavi gördü
İçeriği Görüntüle

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde kadınlar ve çocuklar vuruldu

İsrail ordusu kuzeyde Gazze kentinde saldırılarını yoğunlaştırırken orta ve güney bölgelerini de vurmaya devam ediyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Zevaide beldesinde içinde insanların bulunduğu bir eve düzenlenen hava saldırısında aralarında kadın ve çocukların da olduğu 11 Filistinli hayatını kaybetti, 9 kişi yaralandı.

Deyr el-Belah'ta bir eve düzenlenen hava saldırısında ise aralarında bir kadın ve bir çocuğun da bulunduğu 4 Filistinli yaşamını yitirdi.

Nusayrat Mülteci Kampı'na düzenlenen İsrail bombardımanında da 4 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Deyr Belah'ta yerinden edilenlerin sığındığı bir çadırı vurdu. Saldırıda 2 Filistinli yaşamını yitirdi.

Gazze Şeridi'nin güneyinde evler bombalandı

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bir evi bombaladı. Saldırıda ikisi kadın 4 Filistinli can verdi, 13 kişi de yaralandı.

Yine Han Yunus'un doğusunda Beni Suheyla beldesinde bir eve düzenlenen saldırıda Filistinli bir genç hayatını kaybetti.

Han Yunus'ta düzenlenen bir başka İsrail saldırısında ise 1 Filistinli yaşamını yitirdi.

İsrail'in Gazze'ye saldırılarında can kaybı son 24 saatte 83 artarak 65 bin 502'ye çıktı

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

Son 24 saatte Gazze Şeridi'ndeki hastanelere 83 ölü ve 216 yaralının getirildiği aktarıldı.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 12 bin 939 Filistinlinin öldüğü, 55 bin 335 kişinin yaralandığı belirtildi.

İsrail-ABD güdümlü sözde yardım dağıtım noktalarında Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılarda 27 Mayıs'tan bu yana öldürülenlerin sayısının 2 bin 538'e, yaralananların sayısının da 18 bin 581'e ulaştığı ifade edildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının ise 65 bin 502'ye, yaralıların 167 bin 376'a yükseldiği kaydedildi.

Gazze Şeridi'nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.​​​​​​​

Gazze'deki hastanelerde kan bankası hizmetleri durma noktasına geldi

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, yaralı sayısının 167 bini aştığı Gazze'de kan ünitelerindeki eksikliğin laboratuvar malzemelerinin yokluğunda daha da karmaşık bir hale geldiği belirtildi.

Açıklamada, "Hastanelerdeki kan bankası hizmetleri; laboratuvar malzemeleri ve kan nakli ekipmanlarının yetersizliği nedeniyle tamamen durma tehlikesiyle karşı karşıya." ifadesi kullanıldı.

Laboratuvar malzemelerinin yokluğunda kan alımı ve naklinin mümkün olmadığı vurgulandı.

İsrail ordusunun devam eden saldırıları nedeniyle yaralı sayısının her geçen gün arttığına işaret edilen açıklamada, malzeme sıkıntısının hastanelerdeki hayati önem taşıyan bölümlerin acil ihtiyaçlarının karşılanmasını ve laboratuvar testlerinin yapılmasını engellediğine dikkati çekildi.

İsrailli Bakan, Batı Şeria'da gasbedilen Filistin topraklarını ilhak etmeyi değerlendiklerini söyledi

İtalya'nın Corriere Della Sera gazetesine konuşan Saar, Batı Şeria'daki bazı bölgelerin İsrail'e ilhakı ve Gazze'deki durum ile gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Saar, İngiltere, Fransa ve Kanada'da başta olmak üzere bazı ülkelerin Filistin Devleti'ni tanımasının "yanlış bir karar" olduğunu savunarak, "Hamas'ın Batı Şeria'nın kontrolünü ele geçireceğini" iddia etti.

Bazı ülkelerin Filistin Devleti'ni tanıma kararına karşı nasıl bir adım atacaklarını Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyareti dönüşünde ele alacaklarını dile getiren Saar, bu konuda "farklı seçenekleri olduğunu" söyledi.

Saar, Batı Şeria'da gasbedilen Filistin toprakları üzerinde yer alan yasa dışı yerleşim birimlerinin İsrail'e ilhakını değerlendirdiklerini ancak bu konuda henüz karar vermediklerini kaydetti.

Batı Şeria'daki Filistin yönetiminin kontrolündeki bölgeleri ise İsrail'e ilhak etmeyi düşünmediklerini dile getiren Saar, "Filistin Yönetimi topraklarının ilhakını tartışmaya bile niyetimiz yok çünkü Filistinlileri kontrol etmek istemiyoruz.” ifadesini kullandı.

Sumud Filosu'nun Gazze'ye ulaşmasını engelleme tehdidinde bulundu

Saar, İsrail'in saldırıları ve sıkı ablukası altındaki Gazze Şeridi'ne insani yardım götürmek için yola çıkan ve Akdeniz'deki seyrini sürdüren Küresel Sumud Filosu'nun Gazze'ye girmesini engelleyecekleri tehdidinde bulundu.

"Onları (Sumud Filosu'nu) durdurmalıyız. Şiddetle değil, ama durdurmalıyız." ifadesini kullanan Saar, 50'den fazla teknenin bulunduğu filoyu şiddete başvurmadan nasıl durduracaklarına ilişkin ise değerlendirme yapmadı.

İngiltere, Fransa ve Kanada başta olmak üzere bazı ülkelerin Filistin Devleti'ni tanıyacağını duyurması üzerine Tel Aviv yönetimi Batı Şeria'yı ilhak tehdidini masaya sürmüştü.

İsrail basını, Dışişleri Bakanı Gideon Saar'ın, geçen ay sonunda Washington'da görüştüğü ABD'li mevkidaşı Marco Rubio'ya, Tel Aviv yönetiminin gelecek aylarda işgal altındaki Batı Şeria'yı ilhaka hazırlandığını ilettiğini aktarmıştı.

Başbakan Netanyahu ise İngiltere, Kanada ve Avustralya'nın Filistin Devleti'ni tanıma kararı sonrası yaptığı açıklamada, bu adıma ABD'den döndükten sonra yanıt vereceğini belirterek, "Bekleyin ve görün." sözleriyle üstü örtülü Batı Şeria'yı ilhak tehdidinde bulunmuştu.

Filistin, Batı Şeria ile Ürdün arasındaki sınır kapısının kapatılmasının sonuçlarına karşı uyardı

Filistin Ekonomi Bakanlığı, İsrail'in "Kerame" ismiyle de bilinen sınır kapısını kapatma kararının yansımalarına ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.

Açıklamada, "İsrail'in Kerame Sınır Kapısı'nı ikinci bir duyuruya kadar kapatma kararı, Filistin'deki ekonomik, sosyal ve insani durum üzerinde ciddi sonuçlar doğuracaktır." ifadesi kullanıldı.

Kral Hüseyin Köprüsü'nün işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin dünyaya açılan tek kapısı olduğuna dikkati çekilen açıklamada, Filistin halkının ürünlerini dünya pazarına bu sınır kapısından ulaştırdığı ve Filistin'e yönelik ithalatın da yine bu sınır kapısı üzerinden gerçekleştirildiği belirtildi.

Açıklamada, "Bu sınır kapısının kapalı tutulması, Filistin sanayisi, tarım ürünleri, gıda güvenliği ve ithalat-ihracat hareketleri üzerinde ciddi etkilere yol açacaktır. Ayrıca, dış dünyaya açılan tek kapı olması nedeniyle önemli insani sonuçlar doğuracaktır ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişinin önemli bir kısmının durmasına da yol açacaktır." ifadeleri kullanıldı.

İsrail’in sınır kapısını kapatma kararının, Filistin halkına baskı uygulama ve onlar için yaşanmaz bir ortam oluşturma çabasının parçası olduğuna dikkat çekildi.

Filistin yönetimine ait vergi fonlarına el koyan İsrail'in "siyasi şantaj ve cezalandırıcı politikalar" uyguladığı vurgulandı.

Açıklamada İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da gerçekleştirdiği ihlallere de dikkati çekildi.

Batı Şeria'da İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, 1200 kontrol noktası ve demir kapı koyduğu, Filistinlilerin kendi bölgeleri arasında hareket özgürlüğünü kısıtladığı, bu şekilde ekonomiye zarar verdiği kaydedildi.

Filistin hükümeti ve Ekonomi Bakanlığının, sınır kapısının en kısa sürede açılması için uluslararası düzeyde çalışmalar yürüttüğü ve Tel Aviv yönetimine baskı yaptığı kaydedildi.

AB Gazze'de açlığın savaş silahı olarak kullanılmasının ahlaka aykırı olduğunu belirtti

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Antonio Costa, ABD'nin New York kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, dünyanın kurallara dayalı uluslararası düzenle, şiddet ve kargaşaya dayalı kaotik sistem arasında seçimle yüzleştiğini dile getirdi.

Şiddet ve kargaşaya dayalı kaotik sisteme örnek olarak Sudan, Gazze ve Ukrayna'daki duruma işaret eden Costa, "Gazze'de, hayal edilemez bir acı, açlık çeken çocuklar, parçalanmış aileler, dünyanın vicdanını sarsan bir insani felaketle karşı karşıyayız. Açlığı bir savaş silahı olarak kullanmak ahlaka aykırıdır ve kelimelerle ifade edilemez." diye konuştu.

Costa, Filistinlilerin de İsrail halkı gibi "güvende ve varlığını sürdürebilen bir devlette" yaşama hakkı olduğunu vurgulayarak, "Müzakere yoluyla ulaşılan iki devletli çözüm, barışa giden tek yoldur. Her iki halk için güvenlik, her iki halk için haysiyet. Bizim aradığımız çözüm budur." dedi.

AB'nin tek başına Gazze'deki insani felaketi durduramayacağını belirten Costa, "Birlikte hareket etmeli ve tüm esirlerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasını, derhal ateşkes ilan edilmesini, insani yardımların engelsiz ulaştırılmasını, yasa dışı yerleşimlerin sona erdirilmesini ve iki devletli çözüme yönelik güvenilir bir taahhüdün yenilenmesini talep etmeliyiz." diye konuştu.

UNRWA Komiseri Lazzarini'den, Filistin Devleti kararlılığının Gazze'de ateşkese dönüşmesi çağrısı

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, BM Genel Merkezi'nde İspanya ve Ürdün Dışişleri bakanlarıyla basın toplantısı düzenledi.

Filistin Devleti'nin tanınması üzerine dünyada artan kararlılığın "Filistin-İsrail çatışmasının çözümü konusunda fark yaratabileceğini düşündüğünü" belirten Lazzarini, ancak bu bağlamda öncelikle Gazze'de acil ateşkese ihtiyaç olduğuna işaret etti.

Lazzarini, "Ayrıca bu siyasi desteğin UNRWA gibi bir kuruluş aracılığıyla Filistinli mülteciler için daha fazla kaynağa dönüşmesini de görmek isterim." ifadesini kullandı.

BM'ye üye devletlerin Filistin Devleti'ni tanıması ve Gazze konusunda kamuoyunda değişim olduğunu fakat bunun sahaya da yansıması gerektiğini vurgulayan Lazzarini, "Sudan veya Somali gibi Gazze tüm unsurların elinizde olmadığı bir yer değil, oradaki durum insan yapımı, bu nedenle bu çılgınlığa siyasi bir karar ile son verilebileceğine inanıyorum." dedi.

Lazzarini, öte yandan faaliyetlerine devam edebilmesi için UNRWA'nın siyasi ve özellikle finansal olarak desteklenmesi gerektiği çağrısı yaparak, aksi takdirde bazı temel hizmetlerin devamlılığı için çok daha sert önlemler almak zorunda kalmaktan korktuğunu söyledi.

Gazze'de yaşananları "kesinlikle dayanılmaz" olarak niteleyen Lazzarini, İsrail saldırıları sonucu günlük olup bitenlere karşı duyulan öfkenin hala anlamlı bir eyleme dönüşmemiş olmasından duyduğu hayal kırıklığını da dile getirdi.

"UNRWA'nın çökmesine izin veremeyiz"

Lazzarini'yle birlikte basın toplantısına katılan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares de Gazze'deki insani durumu "derin endişe verici" bulduklarını belirterek, "Sahada devam eden ve dayanılmaz durumu durdurmak için ahlaki ve yasal bir sorumluluğumuz var." diye konuştu.

Albares, UNRWA'nın siyasi ve finansal olarak desteklenmesi için herkesin gücünü birleştirmesi gerektiğini vurgulayarak, "UNRWA'nın çökmesine izin veremeyiz, bunu göze alamayız." ifadesini kullandı.

İspanya'nın 2023 sonundan bu yana UNRWA'ya 60 milyon avrodan fazla mali katkıda bulunduğunu kaydeden Albares, 2026'ya kadar Filistin halkının yardımına yönelik toplam katkılarının 150 milyon avroya ulaşacağı bilgisini verdi.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi de daha fazla ülkenin, Gazze'deki vahşetin devam edemeyeceği ve bu katliamın durdurularak Filistin halkının da bir yaşama sahip olması gerektiğini fark ettiğine dikkati çekti.

Safedi, bu bağlamda UNRWA'ya duyulan ihtiyacı vurgulayarak, "Çünkü UNRWA Gazze'yi herkesten daha iyi biliyor. Savaştan çok önce, kuşatma yıllarında Gazze halkının yanındaydı." diye konuştu.

UNRWA'nın Filistin halkının acılarından doğduğunu belirten Safedi, Ajansın, Filistin'in meşru ve vazgeçilmez haklarını elde edene kadar varlığını sürdürmesi gerektiğinin altını çizdi.