İSTANBUL (AA) - Prof. Dr. Nabi Avcı, Fethi Gemuhluoğlu Dostluk Grubu tarafından düzenlenen 'Fethi Gemuhluoğlu Anısına Dostluk Konuşmaları' programının konuğu oldu.

Hekimbaşı Av Köşkü'nde avukat Ahmet Yılmaz moderatörlüğündeki etkinliğe, kültür, sanat ve edebiyat dünyasından çok sayıda isim katıldı.

Arnavutluk'ta aralarında Osmanlıca eserlerin de bulunduğu 'Akdeniz'in Hafızası' sergisi açıldı
Arnavutluk'ta aralarında Osmanlıca eserlerin de bulunduğu 'Akdeniz'in Hafızası' sergisi açıldı
İçeriği Görüntüle

Avcı, sözlerine genç hukukçulara Fransız yazar Jacques Verges'nin 'Savunma Saldırıyor' kitabını tavsiye ederek başladı.

Fethi Gemuhluoğlu'nu lise birinci sınıf öğrencisiyken tanıdığını ifade eden Avcı, 'Türkpetrol Vakfının İstanbul'daki ofisine ziyarete gitmiştim. Yaz tatillerinde İstanbul'a geldikçe yanına gittim. Daha sonra Ankara'da üniversitede okurken Fethi Ağabey bize mektupla Ankara'ya geleceğini bildirirdi. O her Ankara'ya geldiğinde onunla Türkpetrol Vakfı binalarının orada ya da Ulus'taki Zümrüt Palas'ta görüşürdük.' dedi.

- 'Neyi, nasıl, kime, neden söylediğini hisseder, ondan hisse çıkarırdınız'

Nabi Avcı, Fethi Gemuhluoğlu'nun Ankara'da birbirinden habersiz dostluk halkaları olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

'Hacı Bayram Veli Cami'de buluşanlarla Bulvar Palas'ta buluşanlar farklı farklı gruplardı. Gündemleri de farklı olurdu. Ben o dönem küçüklüğümden istifade ederek birkaç farklı halkaya dahil olabiliyordum. O çevreleri de bu vesileyle tanımıştım. Bugünden baktığımda en çok hatırladığım, ister üç kişi ister on kişiyle sohbet ediyor olsun, diğer bütün katılımcılar sanki orada başkası yokmuş da Fethi Ağabey yalnızca sizinle konuşuyor gibi bir duyguya kapılırdı. Farklı farklı meslek ve meşrepten insanlarla yapılan sohbetlerde öyle zannediyorum ki bu duygu herkeste oluşuyordu. Kızılay'daki Girgin Kıraathanesi'nde akşamları küçük bir sohbet halkası oluşurdu. Sadece söyledikleriyle değil, neyi, nasıl, kime, neden söylediğini de hisseder, ondan hisse çıkarırdınız. Bazen celallendiği de olurdu. O halinin muhataplarına da iyi geldiğini hissederdiniz.'

Gazze'de yaşanan soykırıma dair bir çalışma yürüttüklerinin de bilgisini veren Avcı, 'Her Buber'e açık mektup' çalışmasındaki Martin Buber'in kim olduğuna dair, 'Martin Buber, ilk Siyonistlerdendir. Dindar varoluşçuluğun temsilcilerinden biri olarak tanınır. Buber'in kitaplarını okudum. 1930'larda Filistin'e Yahudi göçleri başlayınca Kudüs'e yerleşmiş, fakat Siyonizm kongrelerinden birinde onlardan ayrılmıştır. Filistin'de münhasıran devlet kurmaya karşı çıkmış ve bir parti kurmuştur. Buber, katıldığı son toplantıda görüşlerini tekrar açıklıyor. Ancak Ben Gurion kendisine 'Her Buber, artık çok geç' diyor.' ifadelerini kullandı.

- 'Böyle bir 40 sene daha yaşarsın'

Avcı, İsrailli ünlü mizah yazarı Efraim Kişon'un 'Hasta ile profesörün konuşması' adlı hikayesini de anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Hasta, bir tıp profesörüne derdini anlatıyor. 'Ben eskiden gurbette yaşayan mazbut bir adamdım. Elimin emeği ile geçinen fakir biriydim. Komşularıma bir zararım yoktu. Ama bana buraya geldiğimden beri bir haller oldu. Şimdi komşularıma musallat oluyorum. Nerde bir gariban görsem bir tekme de ben vurasım geliyor. Ben ölecek miyim yoksa?' diyor. Profesör cevap veriyor, 'Yok yok, böyle bir 40 sene daha yaşarsın'.'

Program, Fethi Gemuhluoğlu'nun oğlu Ali Gemuhluoğlu'nun, babasının 1955'te yaptığı Dostluk Üzerine konuşmasının yapay zeka podcastini dinletmesiyle sona erdi.

- Fethi Gemuhluoğlu kimdir?

Sevenlerinin ve okuyucularının, 'dost ehli', 'gönül adamı' olarak tanımladığı yazar ve şair Fethi Gemuhluoğlu, 1922'de Kadıköy Göztepe'de dünyaya geldi.

Almanya'da 2 yıl serbest gazeteci olarak çalışan Gemuhluoğlu, 1965-1966 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı'nda özel kalem müdürlüğü yaptı. 1966-1970 yılları arasında Ankara ve İstanbul'da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği basın müşavirliği görevini ifa eden Gemuhluoğlu, yaptığı çalışmalarla yaşadığı döneme 'gönül ve iyilik adamı' olarak damgasını vurdu.

Yazar ve şair Fethi Gemuhluoğlu'nun fikirlerini işlediği yazıları Serdengeçti, Yeşilada, Arapgir Postası, Türk Yurdu, Düşünen Adam Mecmuası, Yeni Sabah, Göldağı gibi gazete ve dergilerde yayımlandı.

Sanattan siyasete, ahlaktan eğitim ve tarihi meselelere kadar hemen her konuda yazılar yazan Gemuhluoğlu'nun şahsiyetini oluşturan temel unsurlardan biri de tasavvuf oldu.

Gemuhluoğlu, 5 Ekim 1977'de İstanbul'da yaşamını yitirdi.