İSTANBUL (AA) - ŞADUMAN TÜRKAY - Üniversite sıralarında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğrencisi olma ayrıcalığını yaşayan 84 yaşındaki şair, emekli öğretmen Gündüz Berker, derslerde tuttuğu notlar ve sakladığı mektuplardan Tanpınar'ın kendisine imzalayarak verdiği şiir övgülerine kadar onlarca hatırayı koruyarak hocasının mirasını bugüne taşıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Prof. Dr. Fahrettin Kerim ve Nilüfer Gökay Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde yaşamını sürdüren şair-yazar emekli öğretmen Gündüz Berker, 12 yaşında şiir yazmaya başladı. Berker'in eserleri 13 yaşında gazete ve dergilerde yayımlandı.
Berker, gençlik yıllarında edebiyata duyduğu tutkuyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümünü kazandı. Burada, dönemin en büyük edebiyat ustalarından Ahmet Hamdi Tanpınar ile karşılaşması, hayatında unutulmaz bir dönemin başlangıcını oluşturdu.
Derslere ilk girdiği anda hocasının öğrencileriyle kurduğu sıcak bağ ve edebiyata kattığı derinlik, Berker'in zihninde hemen iz bıraktı, kısa sürede şair Tanpınar'ın derslerde yaptığı açıklamaları, kendisine uzattığı küçük notları özenle saklamaya başladı.
Gündüz Berker'in yazdığı şiirler de hocası Tanpınar'ın dikkatinden kaçmadı. Özellikle 'Özlem' adlı şiirden hocası Tanpınar, bir kitabının ilk sayfasında övgüyle bahsetti.
Tanpınar'ın vefatından sonra Berker, yıllar boyunca hocasının mirasını yaşatmak için hem Türkiye'de hem de ABD'de katıldığı etkinliklerde onu ve eserlerini tanıttı.
Genç yaşta aldığı ilhamla hocasından kalanları ömür boyu yaşatan Berker, Amerika'da düzenlenen 'Tanpınar Günleri' kapsamında yaptığı sunumlar, ustanın edebiyat dünyasının farklı coğrafyalara taşınmasına da katkı sağladı.
Gülhane'de bulunan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi'nde ona ayrılan özel bölümde Berker'in sakladığı hatıralar, defterler, ders notları, yazışmalar ve imzalı kitaplar da sergileniyor.
Gündüz Berker, sakladığı hatıralarla büyük ustanın mirasını geleceğe aktarmayı sürdürüyor.
- 'Tanpınar'ın gelişi, bir avize gibi sanki aydınlattı koridorumuzu'
Hocasıyla olan hatıralarını bağışladığı müzede AA muhabirine anlatan Berker, İstanbul Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümünden mezun olduktan sonra 28 yıl öğretmenlik yaptığını söyledi.
Berker, ünlü şair Tanpınar'ın kendilerine ders vereceğini duyunca çok mutlu olduklarını belirterek, 'Bir şey eksikti Türkoloji'de, koridorda bir ışık ya da yüreklerde bir duygu hissedemiyorduk. Güzeldi, çok değerli öğretmenlerimiz vardı, fakat yanması gereken bir ışık bekliyorduk. 1961'de Paris'ten Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Türkoloji bölümüne profesör olarak geleceğini duyduk, çok sevindik. Bir ışık değil bir avize gibi sanki aydınlattı koridorumuzu Tanpınar'ın gelişi. Onu tanımak çok güzel bir şeydi, çok onur vericiydi.' diye konuştu.
Gündüz Berker, bir arkadaşının kendisini Tanpınar ile 'Hocam yarının büyük şairi Gündüz Berker' diye tanıştırdığını, böylece Tanpınar'ın dikkatini çektiğini anlattı.
Tanpınar'ı derinlemesine tanımaya çalıştıklarını ifade eden Berker, o dönemler şairi anlamanın zor olduğunu, özellikle seminerlerde onu dinleyen çoğu kişinin anlayamadığını ifade etti.
Berker, 'Zaman içinde onun değeri o kadar anlaşıldı ki, artık başka üniversitelerden dinlemeye geliyorlardı. Orhan Pamuk, 'Tanpınar'dan önce hiçbir şey yazamazdım ben' derdi. Oğuz Atay, Tanpınar'ı değerlendiren müstesna yazarlardan biriydi. Edebiyat koridorundaki serüvenimiz bir yıl sürdü. Sınıftaki öğrenci sayısı kadar kollarıyla bizi sarıyordu, hepimiz demlenmiştik onunla, o kadar etkileniyorduk ki onun sözlerinden, nasıl bir anlatıştı. Yahya Kemal Beyatlı onun hocasıydı, ondan çok şey almıştı.' ifadelerini kullandı.
- 'Türk halkı, Türk kültürü onu layık olduğu yere getirdi'
Öğrencilik döneminde Tanpınar'ın çok kitabı olmadığını, 70'lerin ardından eserlerinin basılmaya başlandığını kaydeden Berker, '70'lerden sonra Tanpınar'ın anlaşılması, milletimizin de kültürüyle ilgi bir şeydi. Çok değerli, çok üstün çok fazlaydı o dönem için Tanpınar'ın kültürü. 80'ler Tanpınar için tam ideal bir dönemdi. Keşke yaşasaydı, hocam bunları duyamadı, hissedemedi, ona üzgünüm. Ama Türk halkı, Türk kültürü onu layık olduğu yere getirdi. Onun sanatçı kimliği, bugün Avrupa'daki çok ünlü yazarların üstünde gösteriliyor. Biz onu o tanınmamış haliyle tanıdık, anlıyorduk biz, onu tanımıştık ama bugün Türk milleti, halkı, aydını Tanpınar'ı gerekli olduğu yere getirdi.' dedi.
Hocası Tanpınar ile anılarını anlatan Berker, şunları söyledi:
'18 yaşında yazdığım 'Özlem' şiirini hocam Tanpınar çok sevdi. Şiir Varlık dergisinde çıktı, radyolarda okundu. Dünyayı çok iyi görmek isteyen bir gencin duygularını ifade eden bir şiirdi. Hocamın bana hediye ettiği 'Yaz Yağmuru' kitabında, 'Özlem şiirinin tadıyla' diye bana not düştü, imzaladı. Yazdığım 'Arka Bahçe' şiirimi de Tanpınar hocama okudum. 'Gel Gündüz, bu şiiri bana yazdır' dedi. Ben okumaya başladım, o da kendi Osmanlıcasıyla şiiri yazmaya başladı. O şiir 63 yılında yayımlandı. Şiirin altına adımı koymamış, unuttu sanırım. Vefatının ardından şiirleri ve materyalleri karıştırılırken bu şiir de onun şiirleri arasına sokuluyordu. Hocamız Kaplan Bey müdahale ediyor, 'Hayır o Gündüz'ün şiiri' diyor, onu ayırıyorlar. Böyle bir hikayemiz var.'
- 'Bana hediye ettiği kitaplarını, ders notlarımı, yazışmaları müzeye bağışladım'
Müzenin açılacağını duyunca şair Tanpınar'a ait eserleri, hatıraları, götürüp bağışladığını anlatan Gündüz Berker, 'Hocamızın hediye ettiği ilk baskı kitapları, Tanpınar için yazdığım Varlık dergisinde yayımlanan, ona ithaf ettiği şiirim, Yaşar Nabi'ye kendi elimle gidip vermiştim. Ders notlarım, elimde ne varsa müzeye getirip verdim. Böyle bir müze açılışında Tanpınar'ın bir öğrencisinin böyle bir katkıda bulunması Kültür ve Turizm Bakanlığını çok etkilemiş bana da böyle bir stant açmışlar. Hocam ders anlatırken tuttuğum notlarım var, yazışmalar var. Çok değer verdiğim hocamın sayesinde böyle bir yere beni de layık gördükleri için gerçekten mutluyum. Onun, şiirlerime, şahsıma gösterdiği hassasiyet, duyarlık benim artılarım oldu. Eğitim hayatımda bütün öğrencilerime hep bu duyguları yansıtmaya çalıştım.' diye konuştu.
Tanpınar'ın sadece 1 yıl derslerine girebildiğini kaydeden Berker, 1962 yılında şair Tanpınar'ın bir kurul toplantısında rahatsızlanarak hayatını kaybetmesi üzerine çok üzüldüklerini, hocalarının son bir yılına tanıklık edebildiklerini kaydetti.
- 'Şehzadebaşı'ndan naaşı kaldırılırken başında nöbet tuttuk'
Berker, Ahmet Hamdi Tanpınar vefat ettiğinde duydukları üzüntüyü şöyle anlattı:
'Hocam vefat ettiğinde ben 21 yaşımdaydım. Onun asistanı vardı Turan Alptekin. Tanpınar hocam vefat ettiğinde Turan çok kötü oldu. Hocamızın vefatıyla Turan kendisini bıraktı, çok çalışkan bir arkadaşımızdı ama Tanpınar'dan sonra o da orayı terk etti. Vefat haberini duyduğumuzda inanılmaz bir olay yaşamıştık. Laleli'de küçük bir kafe gibi bir yer vardı, kendimizi oraya attık, hepimiz ağladık, hepimiz kendimizden geçmiştik. Haseki Hastanesine gönderildiğini duyduk, koştuk. Şehzadebaşı'ndan naaşı kaldırılırken, öğrencileri başında nöbet tuttu, ben de tuttum. Çok sevdiği öğretmeni Yahya Kemal'in Aşiyan'daki kabrinin hemen baş ucunda kabri var hocamın, nur içinde yatsınlar. Onu tanımak bir olaydı. Tanpınar'ı tanıdıktan sonra öğretmenlik hayatımda ufkum gelişti. Onun direktifleri doğrultusunda ben de kendimi iyi yetiştirmeye çalıştım.'




