Hasan Sabbah (1050-1124), Orta Çağ İslam dünyasının en esrarengiz ve tartışmalı figürlerinden biri, Nizârî-İsmâilî Devleti'nin ve Batı'da "Suikastçılar" (Assassins/Haşhaşiler) olarak bilinen fedai tarikatının kurucusu ve ilk lideridir. Hayatı ve faaliyetleri, etrafında örülen efsanelerle tarihin karanlık sayfalarında yer almıştır.
Erken Yaşamı ve Dini Dönüşümü: Hasan Sabbah, 1050 yılında İran'ın Kum şehrinde (bazı kaynaklara göre Rey'de) Şii bir ailede doğdu. Genç yaşta dini ilimlere merak saldı ve özellikle matematik, astronomi ve felsefe gibi alanlarda da eğitim gördü. İlk başta Oniki İmam Şiiliğine mensup iken, daha sonra Fatımî Halifeliği'nin resmi mezhebi olan İsmâilîliğin Bâtınî kolunu benimsedi.
İsmâilî propagandası için Mısır'a giden Sabbah, burada Fatımî halifeliği içindeki taht kavgalarına şahit oldu. Halife el-Müstansır'ın vefatından sonra veliaht olarak atanan Nizâr'ı destekledi. Ancak Nizâr tahtı alamayınca, Hasan Sabbah da Fatımîlerle ilişkisini kesti ve Nizârî mezhebinin propagandasını yapmak üzere İran'a döndü.
Alamut Kalesi ve Nizârî Devleti: Selçuklu Devleti'nin baskısından kurtulmak ve merkezî otoriteye karşı mücadele etmek için kendisine güçlü bir üs arayan Hasan Sabbah, 4 Eylül 1090 tarihinde İran'daki Elburz Dağları üzerinde bulunan, "kartal yuvası" anlamına gelen Alamut Kalesi'ni ele geçirdi. Kaleye barışçıl bir şekilde, kale halkını kendi tarafına çekerek sahip olduğu rivayet edilir.
Bu kale, sadece bir askeri merkez değil, aynı zamanda Nizârî-İsmâilî Devleti'nin başkenti ve öğretilerinin yayıldığı bir ilim yuvası haline geldi. Hasan Sabbah, rivayetlere göre 34 yıl boyunca kaleden hiç dışarı çıkmadı ve hayatını ibadet, bilim ve devletini yönetmeye adadı.
Haşhaşiler (Fedailer) ve Suikast Taktikleri: Hasan Sabbah'ın adını tarihe asıl yazdıran, kurucusu olduğu Fedailer teşkilatıdır. Düşmanları tarafından verilen "Haşhaşiler" (Haşiş kullananlar) lakabı, Batı'ya Marco Polo gibi seyyahlar aracılığıyla "Assassins" (Suikastçılar) olarak yayıldı ve efsaneleşti.
-
Taktik: Fedailer, gizlilik ve suikast yöntemlerini kullanarak Selçuklu ve diğer Sünni düşman devletlerin önemli siyasi ve dini figürlerini (en ünlüsü Selçuklu Veziri Nizâmülmülk) kamuya açık yerlerde, intihar pahasına öldürüyorlardı. Bu taktik, düşmanları arasında büyük bir korku ve kaos yaratmış ve Nizârîler, güçlü ordulara karşı bu psikolojik savaş yöntemiyle varlıklarını sürdürmüşlerdir.
-
"Cennet Bahçesi" Efsanesi: Özellikle Batı kaynaklarında, Hasan Sabbah'ın fedaileri haşhaşla uyuşturup, kalenin içinde kurdurduğu "Cennet Bahçesi"nde göz kamaştırıcı köşkler ve hurilerle dolu bir deneyim yaşattığı ve bu yolla onlara cenneti vaat ederek suikast yapmaya ikna ettiği yönünde efsaneler yayılmıştır. Ancak modern araştırmacılar ve arkeolojik bulgular, bu "cennet bahçesi" iddialarının büyük ölçüde bir efsane olduğunu ve propaganda amaçlı yayıldığını belirtmektedir.
Hasan Sabbah'ın Vefatı: Esrarengiz lider, 1124 yılında Alamut Kalesi'nde vefat etti. Ölmeden önce kendisinden sonraki lideri (Hüccet) olarak Buzurg-Ummid'i tayin etti ve devletiyle ilgili tüm yetkileri ona devretti.
Hasan Sabbah'ın kurduğu Nizârî Devleti, yaklaşık 170 yıl boyunca ayakta kaldı ve 1256 yılında Moğol istilası sırasında Hülagû Han tarafından yıkılarak son buldu. Ancak Hasan Sabbah'ın dahi dehası, askeri taktikleri ve gizemli kişiliği, günümüze kadar pek çok esere ve efsaneye konu olmaya devam etmektedir.