Türkiye’nin yakın siyasi tarihi, özellikle 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında yaşanan insan hakları ihlalleriyle dolu. Bu dönemin en sembolik ve acı hikâyelerinden biri ise, 21 Kasım 1980'de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hayrettin Eren’e ait. Eren'in kayboluşu, Türkiye'deki zorla kaybetme gerçeğinin somut bir simgesi haline geldi.
Oto Tamircisinden Kayıp Simgesine
Yaklaşık 1956 doğumlu olan Hayrettin Eren, İstanbul'da emekçi bir ailenin çocuğu olarak büyüdü ve geçimini oto tamirciliği yaparak sağlıyordu. 1970'li yılların siyasi gerilim ortamında sol görüşlere yakınlık duyuyordu ve devrimci çevrelere sempati besleyen bir işçiydi.
Gözaltı ve İnkâr Zinciri
Kayıp süreci, 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul Karaköy civarında başladı. Görgü tanıkları, Eren'in arkadaşlarıyla birlikte açıkça gözaltına alındığını ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü doğruladı. Ancak bu noktadan sonra resmi makamlarca tam bir inkâr politikası izlendi.
Ailesi, özellikle annesi Hacer Eren, oğlunun nerede olduğunu öğrenmek için yıllarca süren amansız bir mücadele verdi. Ancak resmi merciler, Eren’in gözaltına alındığını ısrarla reddetti ve o tarihten sonra Hayrettin Eren'in akıbeti meçhul kaldı.
Cumartesi Anneleri’nin Kalbinde Bir İsim
Hayrettin Eren'in trajik kayboluşu, 12 Eylül dönemi zorla kaybetme vakalarının en bilinenlerinden biri oldu. Bu olay, yıllar sonra Türkiye’de insan hakları mücadelesinin ve adalet arayışının sembolü haline gelen Cumartesi Anneleri hareketinin en çok anılan isimlerinden biri oldu. Annesi Hacer Eren, Galatasaray Meydanı’nda her hafta oğlunun akıbetini sormak için sessiz bir direniş gösterdi ve bu mücadeleyle kayıp yakınlarının sesi oldu.
Hayrettin Eren'in hikayesi, sadece kişisel bir trajedi değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde insan hakları ihlallerine ve hesap sorulmamış kayıplara dikkat çekmek isteyen sivil toplum örgütleri için de bir mihenk taşıdır. Adı, zorla kaybedilen binlerce kişinin ortak adalet arayışının sembolü olarak yaşamaya devam etmektedir.