ANKARA (AA) - DUYGU YENER - İşitme kaybı tedavisinde uzun yıllardır kullanılan yöntemlere ek olarak son dönemde gen tedavisi alanında yürütülen çalışmalar, özellikle doğuştan işitme kaybı yaşayanlara gelecek için umut vadediyor.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Kulak, Burun ve Boğaz (KBB) Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Ocak, AA muhabirine, Türkiye'nin de çalışmalar içerisinde yer aldığı tedavi hakkında açıklamada bulundu.

Ocak, son yıllarda işitme kaybında gen tedavisinin bütün dünyada çok sorulan ve konuşulan popüler bir konu olduğunu ancak burada hastaları doğru yönlendirmenin önemli olduğunu söyledi.

BMC'nin yeni kamyonları ilk kez vitrine çıktı
BMC'nin yeni kamyonları ilk kez vitrine çıktı
İçeriği Görüntüle

Gen tedavisinin işitme kayıplarında henüz hiçbir ülkede düzenli, rutin olarak uygulanan bir yöntem olmadığının altını çizen Ocak, şunları söyledi:

'Umut verici çalışmalar yapılıyor. Şu anda sadece küçük bir hasta grubunda yapılan bir çalışma var. Biz de Ankara Üniversitesi olarak Türkiye'de bunun temsilcisiyiz. Dünyada 7-8 ülkede yapılıyor. Türkiye de bunlardan birisi. Genetik sebeplere bağlı olarak meydana gelen işitsel nöropati hastalığında şu anda çalışmalar yapılıyor. İşitsel nöropati ismini verdiğimiz bir hasta grubunda bir gen mutasyonu araştırıyoruz. Eğer bu varsa hastada, işitme kaybında bunun sebebi olduğunu biliyorsak, bu hastalar gen tedavisine adaydır diyebiliyoruz. Genetik sebepli işitsel nöropati hastalığında gen tedavisi şu anda dünyada denenmeye başladı ilk sonuçlar umut verici. Bir tedavi yönteminin rutin uygulamaya girmesi için uzun yollardan geçmek gerekiyor.'

Gen tedavisinin tüm dünyada henüz emekleme aşamasında olan bir tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Ocak, tedavi hakkında şu bilgileri paylaştı:

'Şu ana kadar yapılan çalışmalar çok iyi sonuç verdi. Bundan 5-10 yıl sonra çok iyi bir noktada olacağımıza inanıyorum. Şu anda hala başlangıç aşamasındayız. Gen tedavisinin ne zaman yapılacağını bilmiyoruz. Etkinliği ispatlanmış muhteşem bir tedavi yöntemi var, o da koklear implant. İnsan vücudunda kaybedilen bir duyunun yerine konulmasını sağlayan tek tedavi yöntemidir. Neredeyse mucizevi yöntemdir. Şu anda gen tedavisini beklemek için doğru bir zaman değil.'

- İşitme kayıplarında ilk 4 yıl kritik eşik

Ocak, yenidoğanlarda en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birinin işitme kaybı olduğuna dikkati çekerek, doğumdan hemen sonra yapılan işitme taramalarının erken tanı ve tedavi için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.

İşitme kayıplarında cihazlardan yararlanıldığını ve her yaştan hasta grubuna bu cihazların kullanabildiğini belirten Ocak, 'Eğer bir bebek işitme kaybı ile doğduysa işitme cihazı verilebiliyor. 2-3 aylık bebeklere de işitme cihazı verebiliyoruz. Çocukları belli bir zamana kadar takip edebiliyoruz. Türkiye'de bunun süresi 1 yaştır.' dedi.

Doç. Dr. Ocak, işitme cihazından fayda görülemediği durumda ise 'koklear implant' ismi verilen cerrahi yönteme başvurulduğunu aktararak, 'Çocuk belirli bir yaşa kadar hiç duymadan hayatına devam ettiyse bu sonrasında çok büyük problemlere yol açıyor. Burada özellikle yaşamın ilk 4 yılı çok kritiktir bizim için. Beynimizin sesleri algılama yeteneği ve kapasitesi vardır. İlk 4 yılda bu maksimumdur. Bir çocuk 4 yaşına kadar hiç duymadıysa o yaştan sonra ne yaparsak yapalım maalesef işitmeyi sağlayamıyoruz.' diye konuştu.

İşitmenin konuşma ile direkt bağlantılı bir duyu olduğunu ifade eden Ocak, doğru zamanda tedavi yapılmazsa kişilerin sağır ve dilsiz bireyler olarak hayatlarına devam ettiğini, bu nedenle de erken tanı ve tedavinin kritik öneme sahip olduğunu kaydetti.