İSTANBUL (AA) - Kültür ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen '7. İstanbul Uluslararası Halk Müzikleri Festivali'nde Türk halk müziği konuşuldu.
Festivalin genel sanat yönetmeni ve Türk halk müziği sanatçısı Yavuz Bingöl, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Sanat Yönetmeni Remzi Buharalı moderatörlüğünde, AKM Türk Telekom Lounge'da düzenlenen söyleşiye katıldı.
Bingöl, konservatuvara 12 yaşında başladığını ve annesinin ozan olmasıyla beraber çok küçük yaşlardan itibaren müziğin içinde yetiştiğini söyledi.
- 'En büyük şansım annemdi'
Annesi vasıtasıyla halk müziğinde usta çırak ilişkisi içerisinde büyüdüğünü dile getiren Bingöl, 'En büyük şansım annemdi. Annemin 1970'li yılların başında başlayan ve 12 Eylül darbesine kadar giden zaman içerisinde yaptığı yüzlerce konserde onun sazını taşıdım. Aynı otobüs içerisinde yüzlerce ozanla temasım oldu, onları dinleme fırsatım oldu. Saz çalmaya 7 yaşında başladım.' dedi.
Yavuz Bingöl, dünyada ozanlık geleneğinde Türkiye'nin en başta yer aldığına işaret ederek, 'Çok zengin bir kültürümüz var, özellikle Anadolu, Elazığ, Eğil, Divriği ve Arguvan, buralar inanılmaz zengin. Bütün büyük ozanlar buralardan çıkmış. Ozanlık geleneği, aslında söz ustalığıdır. 'Ervahı ezelden levhi kalemden' denilmiş, bu cümleyi 100 üniversite okumuş insan yazamaz ama o zaman bunu bir ozan, köyde yaşamış bir insan yazıyor.' diye konuştu.
- 'Kökümüz türküler, biz ninnilerle büyüyoruz'
Türk halk müziğinin 1980'lerin ortalarından itibaren çağdaşlaştırılmaya çalışıldığını, o dönem Yeni Türkü grubunun ortaya çıktığını ve kendisinin de uzun süre Grup Umuda Ezgi topluluğuyla konserler verdiğini aktaran Bingöl, şöyle devam etti:
'Aslında bu çağdaşlığı biraz açmak gerekiyor. Annem beni bu konuda çok uyarmıştı. '700 yıl evvel yazılmış bir türkü, çağ dışı mı? Çağdaşlıktan kastınız ne?' demişti. O dönem, grupların yaptıkları işi çağdaş halk müziği olarak sundukları yıllardı. Ben de sonra Grup Umuda Ezgi'den ayrıldım. Annem, 'Kendi kültürünü tanımadan, bilmeden çağdaşlığı yakalayamazsın. Önce kendi kültürünün öz müziğini öğrenmen lazım.' dedi. Bunun üzerine ben tekrar öze döndüm. Solo albüm yaptım. İlk albümüm türkülerden oluşan bir albümdü ve çok sattı.'
Bingöl, Aşık Veysel'in yanı sıra birçok usta halk müziği sanatçısı ve ozanla gençlik döneminde tanışma fırsatı bulduğunu da söyleyerek, 'Ben türküleri kendi içimde çok özümsedim. Bence kökümüz türküler, biz ninnilerle büyüyoruz. Aynı zamanda kederlenince, dertlenince sığındığımız bir yer türküler.' görüşünü paylaştı.