ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'Geçen gün Cumhurbaşkanımıza karşı kullandıkları ifadelerin altyazısını biliyoruz. Bu ülkeyi geleceğe taşıyacak liderliği çalmak istiyorlar. Bu ülkenin demokrasisini çalmak istiyorlar. Bu ülkenin kazanımlarını çalmak istiyorlar. Bu ülkede hukuk devletini çalmak istiyorlar. Müsaade etmeyeceğiz.' dedi.

Ömer Çelik, AK Parti Kültür ve Sanat Politikaları Başkanlığının, AK Parti Kongre Merkezi'ndeki kütüphanede, 'Kütüphane Sohbetleri' adıyla başlattığı programın ilk konuğu oldu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı Hüseyin Yayman, Ömer Çelik'i 'Kütüphane Sohbetleri'nin ilkinde misafir etmenin bahtiyarlığını yaşadıklarını ifade etti.

Kültür ve sanatı her zaman önemseyen bir parti olduklarını belirten Yayman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bütünleştirici, kucaklayıcı bir kültür sanat anlayışını benimsediklerini ve bu perspektifte çalışmalara devam ettiklerini söyledi.

Yayman, Türkiye Yüzyılı başlığı altında bu dönemde kültür sanat alanında birçok çalışmaya imza atacaklarını ifade etti.

- 'Kültür, bir milletin sorun çözme kapasitesinin toplamıdır'

Çelik ise yaptığı konuşmada, işlerinin doğrudan siyaset olduğunun altını çizerek, 'Burada şu soruyu sormak gerekiyor; peki, bizim alanımızla kültür sanat alanının ilgisi nerede kuruluyor, nasıl kuruluyor ve bunun bizim hayatımız için önemi nedir? Esas meselemiz budur.' diye konuştu.

'Kültür, bir milletin sorun çözme kapasitesinin toplamıdır.' diyen Çelik, bunun otoriter dönemlerde otoriter rejim savunucuları tarafından doğrudan yönlendirilmeye çalışılan bir konu olduğunu dile getirdi.

Darbe dönemlerinde kurulan Milli Güvenlik Kurulu bünyesindeki bazı mekanizmalarla kitaplara, film senaryolarına müdahale edildiğini hatırlatan Çelik, 'Hatta bir gün rahmetli Sırrı Süreyya Önder anlatmıştı; bir filmin senaryosunu yazıyorlar, yazdıktan sonra sansür kurulundan geçince kendisi tanıyamıyor, 'Bu bizim film ne olmuş' diyor.' ifadelerini kullandı.

AK Parti'nin siyasi fikir temelinde bir siyasi parti olduğunu vurgulayan Çelik, yıllar önce 'Türk siyasi hayatında siyasi partiler yok oluyor' konulu bir makale yazdığını anlattı.

Siyasi partilerin bir kısmının 'ideoloji odaklı siyasi cemaatlere', bir kısmının da 'siyasi fikirden boşalan birtakım siyasi şirketlere' dönüştüğünü söyleyen Çelik, 'Dolayısıyla siyasi şirketlerle, siyasi cemaatler arasında kalmış bir siyasi yapının toplumsal bir şekilde meseleleri ele alması ve toplumsal sorunlara çözüm üretmesi gibi bir kapasitenin o toplumda herhangi bir şekilde var olamayacağını iddia ediyorum.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'Kapitalizm, ideolojik eleştirilerin altına 'altyazı' yerleştirdi'

Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra kapitalizmin, ideolojik yaklaşımları eleştirmek ve değersizleştirmek amacıyla bu eleştirilerin altına bir 'altyazı' yerleştirdiğini belirten Çelik, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında bir terör örgütü yakalandığında, kameralar karşısında önce teröristlerin, ardından silahların ve en son kitapların sergilendiğini anlattı. Ömer Çelik, bu sıralamanın, insanların zihninde bu üç unsur arasında doğrudan bir bağ kurulmasına neden olduğunu söyledi.

Çelik, kısa sürede büyük bir dönüşüm yaşandığını kaydederek, 'Bu dönüşüm, bilgiyle, siyasetle ve dünyayla kurduğumuz ilişki açısından hem şaşırtıcı yenilikler hem de bazı savrulmalar getirdi.' görüşünü paylaştı.

Daha erdemli, daha doğru davranışlar üretebilmek için bilgiye ihtiyaç olduğunun altını çizen Çelik, 'New York Belediye Başkanı'na birisi 'komünist' diyor. Amerika'da da üst düzey bir yetkili dedi ki 'Bu komünizm iyi bir şey değil, zaten işe yarasa biz kullanırdık' dedi. Yani işe yaramasına bakıyor.' diye konuştu.

- 'Eski dünya ölüyor, yeni dünya doğamıyor'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yayman'ın başlattığı bu faaliyetin kıymetli olduğunu ifade eden Çelik, 'Yani belli bir topluluk içerisinde karşılıklı olarak bu meseleleri konuşmamız ve önümüzdeki dönemde bilgiyle, siyasetle, toplumla, sanatla, hayatla nasıl bir ilişki kuracağımız konusunda kafamızı netleştirmemiz son derece önemlidir.' dedi.

Bilginin de bir siyaseti olduğunu dile getiren Çelik, 'Bugün Siyonist katliamcılar, soykırım şebekesi yapay zekayı kullanarak Gazzeli masum sivillerin bulunduğu yerleri tespit ediyor ve onları öldürmek için kullanıyor. Bunun arkasında da başka bir paradigma var, o paradigma da şu; ahlaktan koptuğu için 'Bu Gazzeli çocuk yarın bir gün büyüyünce terörist olacak, onun için bizim bunları öldürme hakkımız var' diyor. Bu zihniyet yapay zekayla birleştiği zaman aslında insanlık düşmanlığının zirvesini oluşturan bir sonuç doğuyor.' ifadesini kullandı.

Çelik, 'İnsanlığın bugün karşı karşıya olduğu en büyük tehdit; bilginin, insanı insan yapan değerlerden bağımsızlaşacak şekilde üretilebilecek bir noktaya gelmiş olmasıdır.' yorumunu yaptı.

Bir düşünürün 'Eski dünya ölüyor, yeni dünya doğamıyor. Onun için şimdi canavarlar zamanı.' sözüne atıfta bulunan Çelik, 'Aslında bugüne çok uygun bir şey. Eski dünya ölüyor, yeni dünya doğamıyor ve canavarların nasıl bir şekilde meydan aldığını görüyoruz.' dedi.

Buna karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek itiraz ettiğini anlatan Çelik, bu söz ilk söylendiğinde BM Genel Kurulu'nda soğuk rüzgarlar estiğini ancak Erdoğan bunu her BM toplantısında tekrar ettikçe bu söze katılanların sayısının artmaya başladığını dile getirdi.

- 'Nasıl bir dünya kurulacağı konusunda zihinler berrak değil'

'Şimdi nasıl bir dünya kurulacağı konusunda zihinler berrak değil.' diyen Çelik, 'Güç ilişkileriyle ilkesel ilişkiler, insanlık yararına siyasi formüller üretme ve uluslararası hukuku insancıl hukuk olarak uygulama gibi yaklaşımlar arasında doğru bağlar kurulamıyor.' ifadelerini kullandı.

Çelik, DAEŞ gibi terör örgütlerinin yerleştiği bölgelerde ya altın madenleri ya da petrol ve doğal gaz kaynakları bulunduğuna dikkati çekerek, 'İdeolojilerin aşağılanmasının, siyaseti ve siyasetçiyi siyasi fikirden koparmaya çalışan bir motivasyon üretmesi, insanlık yararına üretilecek siyasete kurulmuş en büyük komplolardan biridir. Siyaset ideolojik bir kalıba sıkışmamalı, dünyaya açık olmalı ancak belli bir siyasi fikir temelinde yapılmalıdır.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'AK Parti'nin muhafazakarlığı siyasal bir muhafazakarlık değildir'

AK Parti'nin kendisine neden 'muhafazakar demokrat' dediğini de anlatan Çelik, 'AK Parti'nin muhafazakarlığı siyasal bir muhafazakarlık değildir. AK Parti'nin muhafazakarlığı kültürel bir muhafazakarlıktır.' dedi.

Çelik, 'Gelenek, gelene ek yapmak oluyor. Yani yeni içtihatlar, yeni yorumlar üretmek, yeni siyasi açılımlar getirmek. Mesela biz 'AK Parti devrimci bir partidir, AK Parti reform partisidir' dediğimizde, aslında bizim siyasal olarak muhafazakar olmadığımız, gelene ek yapma manasında, kök değerleri koruyarak ilerleme manasında kültürel bir muhafazakarlık ürettiğimizi söylüyoruz. Ama siyasal tutumumuz demokrattır, değişimcidir, devrimcidir. Ama bu kültürel muhafazakarlık bilgisiyle, bu siyasal tutum birleştiği zaman, işte bu büyük dünya markası ortaya çıktı.' diye konuştu,

- 'Cumhurbaşkanımızın yapmak istediği sonuçlara ulaşmak isteyenler oldu, başaramadılar'

Bu büyük hizmetlerin, büyük eserlerin, bu büyük devrimlerin arkasında bir usul olduğunu dile getiren Çelik, 'Cumhurbaşkanımızın yapmak istediği sonuçlara ulaşmak isteyenler oldu. Statükoyu, vesayeti yenme açısından, başka açılardan. Ama başaramadılar. Niye? Çünkü o usule, o kültürel bilgi koduna yaslanmadılar. Yaslanmadıkları için de o siyasi sonucu üretemediler.' ifadelerini kullandı.

Devletin yazılımının kütüphane olduğunu vurgulayan Çelik, 'Biz, AK Parti'liler, Cumhurbaşkanımızın bu büyük mücadelesini takip edenler, yıllar içerisinde kademe kademe elde ettiğimiz siyaset bilgisini, elde ettiğimiz hayat bilgisini bir siyaset yazılımına, bir toplumsal yazılıma çevirme konusunda her zaman hassasiyet sahibi olduk. Eğer bu olmazsa bu kadar sürekli olamazsınız. Çoğu yerde şunu görüyorum; yazılım yok ama duruma göre aplikasyon ekliyor. Halbuki yazılımı güncellemiyorsun ha bire aplikasyon ekliyorsun, o zaman da batarya ısınıyor, sistem çalışmıyor.' yorumunu yaptı.

Avrupa Birliği Bakanı olduğu dönemde katıldığı Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu'nda yaşadıklarını da paylaşan Çelik, 'Kanada Savunma Bakanı dedi ki 'Siz demokrasi ya da hukuku seçmek zorunda kalsanız hangisini tercih ederdiniz.' Ben de dedim ki 'Bizim anlayışımıza göre demokrasi ve hukuk birbirinden ayrılmaz. Ama ikisinden birini seçseydim hukuku seçerdim. Çünkü benim çok sevdiğim Sokrates'i demokratik bir oylamayla öldürdüler.' Demek ki siyasi mekanizmanın bir yazılımı olacak.' yorumunu yaptı.

- 'Bizim açımızdan siyasi bilginin çekirdeği, sivil siyasetin üstünlüğüydü'

AK Parti Sözcüsü Çelik, 'Bizim açımızdan siyasi bilginin çekirdeği, sivil siyasetin üstünlüğüydü.' dedi.

Vesayet zamanlarında, sistematik bir biçimde Meclis'in, siyasetçilerin aşağılandığını hatırlatan Çelik, 'Bu haberlere bile sinmiştir. Örneğin, Cumhurbaşkanımıza 'Muhtar bile olamaz' denmesi bir haber değildi, bir temenniydi. Yani haber bile öyle yapılıyordu.' dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik şunları kaydetti:

'Filistinli kendi vatanını savunduğu zaman 'saldırgan' oluyor. Ama İsrailli soykırım yaptığı zaman İsrail'in kendini savunma hakkından bahsediyor. İsrail'in kendini savunma hakkı bugün bir devletin masum insanları, sivil insanları kendi savunmasını koruması anlamına gelmiyor. Bugün bu savunma hakkı cümlesinin altına soykırım yapma hakkı yerleştirilmiştir. Bunu gördüğünüz andan itibaren aslında anlıyorsunuz ki oradaki soykırım yapma hakkını örtbas etmek için bunu koyuyor.'

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 'TOBB Ticaret Merkezleri-Hedef Pazar ABD Zirvesi'nde konuştu:
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 'TOBB Ticaret Merkezleri-Hedef Pazar ABD Zirvesi'nde konuştu:
İçeriği Görüntüle

Tanımların yanlış yapılmasından dolayı yanlış sonuçlar çıkarıldığını belirten Çelik, 'Gündelik hayatımızda insanlığımız açısından ve siyaset yapma biçimimiz açısından yönümüzü ve istikametimizi nasıl bulacağız? Eğer burada değerle bilgi arasında bir ilişki kurmuyorsak toplumsal hayatta da kültürel hayatta da siyasi hayatta da pusulamızı şaşırırız.' yorumunu yaptı.

Bilgi ve kültürün, insan olmanın yol haritaları olduğunu ifade eden Çelik, 'Bu çatı altında siyaset yapıyor oluşumuz, aynı zamanda kültürel bir direniştir, aynı zamanda bilginin hakkını, bilginin namusunu korumakla ilgili bir direniştir.' dedi.

- 'Siyasetin hakikatini ve siyasetin namusunu ayakta tutmak için'

AK Parti Sözcüsü Çelik, 'Biz niye AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan diyoruz? Çünkü siyasetin hakikatini ve siyasetin namusunu ayakta tutmak için.' ifadelerini kullandı.

'Esas olanın 'bağlam' olduğuna dikkati çeken Çelik, 'Onun için siyaset, akla ve kalbe bağlanacak. Akıl ve kalp de bu değerlere bağlanacaktır. Bunun ortasından teşekkül edecek bilgi, bilginin çekirdeği.' diye konuştu.

Öte yandan Çelik, 'Muhtemelen herhalde bu fizikteki karanlık madde CHP gibi bir şey oluyor herhalde.' dedi.

Aydınlık tezken, karanlığın antitez olduğunu belirten Çelik, 'Biz demokrasimizi karanlık maddelerin nasıl yuttuğunu gördük. Milletin imkan ve kabiliyetlerini, zenginliğini karanlık maddenin nasıl yuttuğunu gördük. Ama bütün bunlardan bir bilgi ürettik; bu demokrasinin, değişimin, siyasi direnişin bilgisi oldu.' ifadelerini kullandı.

- 'En büyük hırsızlık, değer hırsızlığıdır, siyaset hırsızlığıdır'

La Fontaine Masallarından karga ile tilkinin masalını hatırlatan Çelik, 'Bu hikayenin bir post-modern versiyonu var. O da şu, karganın yine ağzında peynir var dala tünemiş, tilki geliyor diyor ki 'Karga kardeş, o güzel sesinle bir şarkı söyle de dinleyelim'. Karga, peyniri kanadının altına alıyor ve 'La Fontaine'i biz de okuduk kardeşim' diyor. Onun için en büyük hırsızlık, değer hırsızlığıdır, siyaset hırsızlığıdır.' yorumunu yaptı.

AK Parti Sözcüsü Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Geçen gün Cumhurbaşkanımıza karşı kullandıkları ifadelerin altyazısını biliyoruz. Bu ülkeyi geleceğe taşıyacak liderliği çalmak istiyorlar. Bu ülkenin demokrasisini çalmak istiyorlar. Bu ülkenin kazanımlarını çalmak istiyorlar. Bu ülkede hukuk devletini çalmak istiyorlar. Müsaade etmeyeceğiz. Bunu sadece bir siyasi eylem ve siyasi irade olarak söylemiyoruz. Bunun bilgisi bizde. Bu bilgiye önderlik eden liderlik bizde, Cumhurbaşkanımızda. Dolayısıyla karşımızdakilerin üretmeye çalıştığı şey bir karanlık madde. Buna müsaade etmeyeceğiz.'

Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki farka dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

'Dedik ki kamusal alan bütün toplumdur. Kamusal alan bütün Anadolu'dur. Kamusal alan bütün mahallelerdir. Kamusal alan bütün sokaklardır. Kamusal alan vatandaşın iradesidir. Bunun dışında da bir irade yoktur. Dolayısıyla AK Parti'nin gerçekleştirdiği en büyük devrimlerden biri, o büyütülmüş, dışlanmış, o büyük demos alanını publikin içine, yani kamunun içine, yani toplumun içine koymasıdır. Ondan dolayıdır. Şunu demeye sonuna kadar hakkımız var. Biz Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın liderliğinde öyle büyük bir mücadele verdik ki, Türkiye'deki yaptığımız en büyük devrimlerden biri, ikinci sınıf vatandaş, birinci sınıf vatandaş ayrımını kaldırdık. 'Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır' dedik.'