İSTANBUL (AA) - Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu '5. İstanbul Dijital Sanat Festivali' (IDAF) kapsamında 'Geçmişten Geleceğe: Türkiye'nin Kültürel Mirasının Dijital Yolculuğu' konusu ele alındı.
Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleştirilen programda, Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Aliy konuşma yaptı.
Dijital sanatın bir 'diyalog' biçiminde ortaya çıktığını belirten Aliy, 'Dijital sanat müdahale edebilir bir anlama sahiptir. Sizler dijital bir sergiyi gezerken onun bir parçası olabilirsiniz. Klasik sanatlar ise bir 'monolog' şeklinde yapılanmıştır. Bu anlamda dijital sanatla, klasik sanatlar arasında büyük bir fark vardır.' dedi.
Aliy, konuşmasında müze fikrinin Hıristiyanlıkla ortaya çıktığından bahsederek, şunları anlattı:
'Başlangıçta sanat eserlerinin sergilenmesi gibi bir durum söz konusu değildi. Örneğin hat sanatı içinde üretilen bir eser, bulunduğu mimarinin bir unsuruydu. Sanat eserleri önceden yaşam biçiminin bir parçasıydı. Bir şeyleri toplamak ve sergilemek kiliseyle, kiliseler arası savaşlarla ortaya çıkmıştır. Kiliseler, diğerlerinden daha üstün olduğunu göstermek için bir mücadeleye girdiler. Bunun sonucu olarak kilise, sanat eserlerini uhdesine aldı ve sanat eserinin sergilenmesi, gösteriş ve böbürlenmeyle giderek temel bir amaç haline geldi.'
Sanat eserinin alınıp satılan bir değere dönüşmesinin de müzelerle ortaya çıktığını aktaran Aliy, 'Müzecilikle gelişen klasik sanat ve sergileme biçiminde, izleyenler sanat eserine temas edemiyordu. Böyle olunca da sanat eseriyle gerçekçi bir temas söz konusu olamamaktaydı. Küratör o eseri nasıl sunduysa biz ona tabii olmak durumundaydık.' diye konuştu.
Aliy, dijital sanatın, klasik sanat ve müzecilikle ilgili anlamı kırdığının altını çizerek, dijital sanatın sahip olduğu 'teolojik' anlama dikkati çekti.
- 'Dijital sanatlara dair korku alışkanlıklarımızın değişmesiyle ilgilidir'
Dijital sanatın 'dua etmek' gibi bir anlamı olduğunu söyleyen Abdurrahman Aliy, 'Ben artık klasik sanatlardan farklı olarak, dijital sanatla üretilen bir sanat eserinin içine girilebiliyor, ona temas edebiliyorum. Bu anlamıyla tıpkı dua etmekteki gibi dijital bir sanat eserini değiştirme gücüne, ona katılma haline sahip olabiliyorum. Bütün bunlar ise başka türlü bir süreçte olduğumuz bize gösteriyor.' ifadelerini kullandı.
Aliy, dijital sanata dair var olan kaygıların alışkanlığın bozulmasından kaynaklandığına işaret ederek, 'Buradaki temel sorun, 'yeni'ye karşı olan dirençtir ve geçmişte de bu gibi durumlar hep olmuştur. Dijital sanatlara dair korku, alışkanlıklarımızın değişmesini ifade ediyor. Bu da söz konusu durumun zamanla aşılacak bir anlama sahip olduğunu bize gösteriyor.' dedi.
Kültürün 'doğanın karşısındaki insani üretimler' olduğunu dile getiren Aliy, şu değerlendirmeyi yaptı:
'Dijital sanat da kültürün parçalarından sadece biridir. O, insanın kendini ifade ediş biçimlerinden yalnızca bir tanesidir ve hiçbir zaman diğer insani kapasiteleri tamamen kapsayamayacaktır. Burada dijital sanatın insani durumu ifade ederken, bunu nasıl yaptığına iyi bakmamız ve anlamamız gerekiyor. Dijital sanat, dilin ve sanatın dönüşümünün içinde ortaya çıkan yeni bir biçimi ifade ediyor. Burada önemli olan dijital sanatın kendi deneyiminize alan bırakıp bırakmadığıdır.'