İSTANBUL (AA) - Duayen fotoğraf sanatçı Ara Güler'in vefatının 7. yılında Habitat TV tarafından 'Ara Güler Anma Gecesi' düzenlendi.
Üç Horan Ermeni Kilisesi'nde gerçekleştirilen program kapsamında moderatörlüğünü gazeteci Fuat Kozluklu'nun üstlendiği panel yapıldı.
Panelde Kozluklu, programın düzenlenmesinde Fatih Aslan'ın büyük katkıları olduğunu belirterek, 'Fatih Aslan, Ara Güler'in son 20 yılında hep yanındaydı, eli koluydu, can dostuydu. O, fotoğrafın yaşarken efsaneleşmiş ismi Ara Güler'in en yakınındaki isimlerdendi. Kendisine bizi bir araya getirdiği için teşekkür ediyoruz.' dedi.
Güler'in arkasında 1 milyona yakın fotoğraf karesi bıraktığını bildiren Kozluklu, şöyle devam etti:
'Büyük usta Ara Güler'i bu zengin arşiviyle hatırlıyoruz ve özlemle anıyoruz. Usta 90 yaşında hayatına veda etti ve hayatının son yılında onu yaşama bağlayan dostları hep yanındaydı. Önemli sanatçılarımızdan İzzet Keribar bir keresinde, Ara Güler'in hayatı ve kariyerinden alınacak büyük dersler olduğunu belirterek, 'Fotoğrafçılığın saygın bir meslek haline gelmesinde Ara Güler ve onun yolundan gidenlerin büyük katkısı vardır.' demişti.'
- 'Ara Usta'nın yanında ona evlatlık, asistanlık, yoldaşlık yaptım'
Habitat TV Kurucusu, yapımcı ve Ara Güler'in 20 yıla yakın asistanlığını yapan fotoğraf sanatçısı Fatih Aslan, 'Ara Usta'nın yanında ona evlatlık, asistanlık, yoldaşlık yaptım. Onunla 'Vizontele' filminin çekimleri sırasında Van'a gitmiştik. Benim Erzurumlu olduğum biliyordu ve orayı özlediğimi anlamıştı. 'Beni Erzurum'daki köyüne götür.' dedi ve birlikte köyüme gittik. Köyü benden daha fazla merak ediyor, her şeyi soruyordu. Ben köyün çamurundan utanırken o, 'Ne var canım, köy dediğin böyle olur.' demişti.' ifadelerini kullandı.
Aslan, bu olaydan bir süre sonra kendisiyle Güler'in köyünü ziyarete gittiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
'Ara Güler, Şebinkarahisarlıydı. Babası Dacat Amca'nın hikayesini bana orada anlattı. Dacat Amca'yı, ailesi 6 yaşındayken cebine yemiş koyarak İstanbul'a göndermiş. O da okuyup eczacı olmuş. Ara Güler mesleğe başladıktan sonra bir gün Dacat Amca, 'Beni neden alıp köyüme götürmüyorsun?' diye oğluna sitemde bulunmuş ve baba oğlu birlikte Şebinkarahisar'a gitmişler.'
Dacat Güler'in zamanla değişen köyün haline üzüldüğünü vurgulayan Aslan, şunları anlattı:
'İstanbul'a dönmek için yola çıktılarında Dacat Amca, oğluna 'Köyden yemiş almadık, geri dönelim.' diyor. Ara Güler de, 'Daha sonra bir gün gelir ve yemişleri alırız.' diyor ve yola devam ediyorlar. Dacat Amca, İstanbul'a döndükten kısa bir süre sonra vefat ediyor. Defin günü Ara Güler, Dacat Amca'nın evindeyken kapı çalıyor. Gelenler Dacat Amca'nın köylüleri ve Güler'e diyorlar ki 'Dacat yemişleri almadan köyden gitti, biz de ona yemişlerini getirdik.' Ara Güler ne yapacağını bilemeyerek gelenlere Dacat Amca'nın vefat ettiğini söylüyor. Ardından Ara Güler o yemişleri Dacat Amca'nın tabutunun içine koyarak, babasını o yemişlerle uğurluyor. O böyle bir babanın oğluydu. Biz de kendisini hep hatırlayacağız, onu anmaya devam edeceğiz.'
- 'O farklılığımızı, zenginliğimiz görmüş ve çektiği fotoğraflarla bunu bize anlatmıştır'
Sanatçı Süleyman Gündüz de Ara Güler'le uzun yıllar devam eden bir dostlukları olduğunu ifade etti.
Gündüz, 'Ara Baba'yla bir fotoğraf sergisi açmaya karar verdiğimde tanışmıştık. Ben fotoğrafları seçmek de zorlanıyordum. Fotoğrafları Ara Güler seçti ve 'Ağıtlar ve Anıtlar' sergisi böylece ortaya çıktı. Onunla dostluğumuz böylece başladı ve vefat edene kadar devam etti.' dedi.
Ara Güler'in kendisini bir 'sanatçı' olarak görmediğini belirten Gündüz, 'Herkes bakar ama görmez, görmek bir kültür işidir. Ara Güler de tam olarak bu vardı. O kendisini sanatçı olarak görmezdi. Çünkü onun için sanatçı, hayal eden, kuran, kurgulayan ve icra eden kişiydi. Fotoğrafçı ise akıl, kalp ve göz üçgeninde işini yapan işçiydi. Bu yüzden o kendisini bir 'fotoğraf muhabiri' olarak görmüş ve böyle tanımlamıştı.' ifadelerini kullandı.
Gündüz, Ara Güler'in dışardan bir bakışla sanatçı olarak adlandırabileceğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'O kendisini bir foto muhabiri olarak görmesine rağmen, fotoğraflarından aldığımız ilhamla ona 'sanatçı' diyebiliriz. Ara Güler'in Türkiye'nin yegane sanatçısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü o yaşadığı coğrafyadaki insan hallerini abartmadan ve gerçekçi bir şekilde hepimizin önüne koymuştu. O, yaşadığı coğrafyanın görselini kendi değerleriyle ve olanca yerliliğiyle bütün herkese anlatabilmişti. O farklılığımızı, zenginliğimiz görmüş ve çektiği fotoğraflarla bunu bizle anlatmıştı.'
- 'Ara Güler benim en büyük ustamdı ve onu hep minnetle anıyorum'
Fotoğraf sanatçısı Coşkun Aral ise Ara Güler'i 10 yaşında Siirt'teyken tanıdığını söyledi.
Aral, 'Siirt'e gazeteler 3 gün sonra gelirdi. Bizler dünyaya ancak o gazetelerle dokunabilirdik. Bir de dergiler vardı. 'Hayat' dergisi de bunlardan birisiydi. Ara Güler, orada dünyadan ve Türkiye'den röportajlarıyla bizi inanılmaz yolcuklara çıkartırdı.' ifadelerini kullandı.
Ara Güler ile ilk defa İstanbul'da 1975'de karşılaştıklarını kaydeden Aral, şöyle konuştu:
'Bu sadece bir karşılamaydı. 1980'de bir uçak kaçırılmıştı ve o uçakta ben de vardım. Bu kaçırılmayla ilgili fotoğraflarım 'Life' dergisinde yayınlanmıştı. Daha sonra Paris'te çalışma fırsatım oldu. Bir gün ofisteyken patronumun odasına Ara Güler'in geldiğini gördüm. Bana, 'Life' senin fotoğraflarını seçmiş, artık İstanbul'da geldiğinde ofisime gelebilirsin.' dedi ve böylece Ara Güler'le tanışma ve çalışma fırsatına erişmiş oldum.'
Aral, Ara Güler'in kendisine bir defasında beraber sergi açma teklifi yaptığını dile getirerek, şunları kaydetti:
'Ara Güler, çok yakınındakilere bile 'sergi açalım' dememişti ve bu benim için çok kıymetli bir teklifti. O vakitlerde Turgut Özal'ın danışmanı Kaya Toperi, bir gece Ara'yı aramıştı ve Özal'ın Türkiye'yi dünyaya tanıtmak için bir sergi istediğini söylemişti. Biz de bir gecede o sergiyi hazırlayıp onlara sunduk. Bu sergi önce Danimarka, daha sonra ise dünyanın çeşitli yerlerinde sergilendi. Bu sergiyle dünyayı gezme fırsatına eriştik. Bütün bu süreçte Ara Güler'le dostluğumuz daha da büyümüş oldu. O, benim en büyük ustamdı ve onu hep minnetle anıyorum.'
Programda ayrıca sanatçı Meral Ayvaz ve Sercan Gezeroğlu sahne alarak, Ara Güler'in hatırası için şarkılar seslendirdi.