İSTANBUL (AA) - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının himayelerinde, Genç Diplomasi Derneğince 'Soğuk Savaş' temasıyla düzenlenen 'Bosphorus Diplomasi Forumu'nda gençlerle bir araya geldi.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası'ndaki konferans salonunda 'Tarihin Işığında Diplomasi' üst başlığıyla yapılan forumun dördüncü gününde, 'Küresel ve Kültürel Dönüşümlerde Diplomasi, Aile ve Gençlik' paneli gerçekleştirildi.
Foruma katılan Göktaş, panelde gençlerin Avrupa Parlamentosu ve Belçika'da yürüttüğü siyasi görevlerine, başörtüsü ile verdiği demokratik mücadeleye ve gençlik yıllarındaki ilham kaynaklarına dair sorularını yanıtladı.
Göktaş, Brüksel doğumlu olduğunu ve ailesinin beş kuşaktır Avrupa'da yaşadığını belirterek, çocukluğunda ailesine ait bir markette çalıştığını ve o ortamın kendisine hayat dersi verdiğini anlattı.
İlk siyasi deneyimlerini 23 yaşında belediye meclis üyesi olarak yaşadığını, ardından Avrupa Parlamentosu'na kadar uzanan yolculuğunda pek çok engelle karşılaştığını dile getiren Göktaş, 'Belediye başkanı olabilirsin. Ama bir şartımız var.' dediler. Başını açma şartı. Ben de tabii ki kabul etmedim. Muhalefete düştük. Ben üç yıl boyunca siyaseti orada öğrenmeye devam ettim. Partide çalışmaya başladım. Bu şekilde tabii ki bir siyasetin ne olduğunu görmüş oldum çok yakından. Belediyenin en genç belediye meclis üyesiydim. Aynı zamanda başörtülü.' diye konuştu.
Göktaş, Avrupa Parlamentosu'ndaki vekilliğinde her türlü ayrımcılıkla mücadele ettiğini kaydederek, '2015'te sözde Ermeni soykırımını tanımadığım için partimden ihraç ettiler. O zamanlarda yine dediler ki 'Siyasi kariyerin biter eğer bunu tanımazsan.' Çok büyük tacizler, tehditler, ölüm tehditleri, mobbingler aldım. En yakın arkadaşlarım benimle aynı karede görünmek istemediler. Ama beni ben yapan değerler de ailemden aldığım değerler. Milletime olan aidiyet, kendime olan güvenim ve tabii ki inançlı olmak. Aslında inançlı olmam benim en büyük motivasyon kaynağım oldu.' diye konuştu.
- 'Aile bizim geçmişimiz, bugünümüz, yarınımız'
Cezayir'deki büyükelçilik dönemine de değinen Göktaş, bu görevin kendisine uluslararası arenada geniş bir perspektif kazandırdığını söyledi.
Göktaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle Ocak 2020'de Cezayir'e atanan ilk kadın Türk büyükelçi olarak görev yapmaya başladığını belirterek, 'Bu da benim için çok farklı bir tecrübe oldu. Çünkü Cezayir, Kuzey Afrika'da bize kültürel, tarihi ve aidiyet olarak çok yakın. İki millet olarak, dost ve kardeş ülke olarak bana çok farklı tecrübeler kattı.' dedi.
Bu tecrübelerde özellikle büyükelçi olarak orada görev yapmanın kendisi için hem onur hem de gurur verici olduğunu ifade eden Göktaş, şunları söyledi:
Oradaki tecrübemde en önemli şey şu oldu. 17 yıl sonra Cezayir Cumhurbaşkanı ülkemizi ziyaret etti. Bu bence en büyük kazanımlardan biriydi. Çünkü ondan öncesinde bu ziyaretlerin seyri çok uzun olmuştu. Ama ben bu ziyareti hayata geçirmek için gerçekten çok yoğun çaba sarf ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız sonuçta bize bir görev verdi. Biz de o görevi en doğru şekilde hem temsiliyet için hem de ülke arasındaki diplomatik ilişkileri güçlü kılmak adına elimizden gelen gayreti sarf ettik. 15 anlaşma imzaladık. Bana bugüne kadar Cezayir'de bir kültür merkezi ve Maarif okulu kurmak imkansız diyenlere karşı biz bunların hepsini orada hayata geçirmeyi başardık. Firma sayımızı ikiye katladık. Bir başkonsolosluk açtık. Bir Türk Bankası kurduk. Ama en önemlisi iki ülke arasında dost ve kardeş ilişkilerini en üst noktaya taşıdık ve iki Cumhurbaşkanının anlaşma seviyesini yüksek düzeyli stratejik iş birliği anlaşma seviyesine taşıdık.'
Göktaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılını 'Aile Yılı' olarak ilan ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
'Aile bizim geçmişimiz, bugünümüz, yarınımız. Türk toplumu büyüdüğünde Orta Asya'dan göç ettiğinde, ailesiyle göç etmiş. Obalar etrafında bir araya gelmişiz ve aile etrafında yapılar oluşmuş. Aile bizim bir gücümüz aslında. Biz bu meseleyi sadece anne, baba ve çocuklar olarak görmeyiz. Biz en zor zamanlarımızda ailemizden güç alarak baş edebiliyoruz. Ailemiz üzerinden direncimiz daha da artıyor. Bu anne olur, baba olur, dayı olur. Anneanne, dede olur. Sizler için de üzerinize en önemli düşen görevlerden bir tanesi, bu aile değerlerine tekrar sahip çıkmak.'