ANKARA (AA) - Asma Köprü Uluslararası Öğrenci Derneğince düzenlenen 'Ümmete Barış Kudüs'e Özgürlük' temalı programda, Filistin'de yaşananların son bulması için barış çağrısında bulunuldu.
Başkentte bir salonda düzenlenen programda, dernek üyeleri ve Türkiye'de eğitim gören misafir öğrenciler, İsrail'in Filistin'de uyguladığı zulme tepki göstermek için bir araya geldi.
Programın açılış konuşmasını yapan dernek başkanı Hanefi Sinan, her yıl recep ayının ilk gününde 'Ümmete Barış Kudüs'e Özgürlük' temasıyla gönüllüler, bağışçılar ve ümmet coğrafyasıyla buluştuklarını söyledi.
Kudüs'ün özgürlüğünün, ümmetin barışından geçtiğini vurgulayan Sinan, ümmet ittifakının önemine vurgu yaptı.
Sinan, Ankara'da 20 bin öğrenciye, Türkiye genelinde de 350 bin öğrenciye kurmuş oldukları Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu vasıtasıyla ümmet bilinci vermeyi amaçladıklarını ifade etti.
Programda, Küresel Sumud Filosu katılımcılarından Zeynel Abidin Özkan ise hazırlanan basın açıklamasını okudu.
Özkan, dağılmış ümmete birlik çağrısında bulunmak, susturulmak istenen mazlumların sesi olmak ve tarihe karşı sorumluluklarını yerine getirmek için bir araya geldiklerini aktardı.
Ümmet olarak en büyük zaaflarının ayrılıklar olduğunu vurgulayan Özkan, 'Mezhep, etnik köken, coğrafya ve siyasi farklılıklar üzerinden parçalanan Müslümanlar bugün Gazze'de, açık bir soykırımı durduracak ortak iradeyi ortaya koyamamaktadır. Gazze'de dünyanın gözü önünde sistematik bir yok etme politikası uygulanmaktadır. Hastaneler bombalanmakta, çocuklar açlığa mahkum edilmekte, yardım yolları kesilmekte ve bütün bunlar 'meşru savunma' yalanıyla örtülmektedir. Bu savaş değil, bir soykırımdır. Ve bu soykırım yalnızca İsrail'in değil, susan, normalleştiren ve çıkarlarını insan hayatının önüne koyan tüm küresel sistemin ortak suçudur.' dedi.
Gazze'nin, ümmetin tek yarası olmadığını dünyanın farklı yerlerinde Müslümanların yokluğa, açlığa ve ölüme terk edildiğini kaydeden Özkan, dernek olarak çağrılarını şu sözlerle dile getirdi:
'Müslümanlar, iç tartışmaları bir kenara bırakmalı, önceliği ümmetin kanayan yaralarına vermelidir. İslam ülkelerinin yönetimleri, Gazze'deki soykırıma karşı artık fiili adımlar atmalıdır. Diplomatik, ekonomik ve siyasi tüm imkanlar kullanılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, gençler, akademisyenler ve kanaat önderleri ortak bir bilinç ve eylem zemini oluşturmalıdır. Boykot, farkındalık çalışmaları, hukuki girişimler ve sürekli kamuoyu baskısı, kararlılıkla sürdürülmelidir. Zulüm nerede olursa olsun Filistin'de, Sudan'da, Yemen'de, Arakan'da ve Doğu Türkistan'da aynı netlikte karşı durulmalıdır. Bizler inanıyoruz ki ümmet birleştiğinde hiçbir güç Gazze'yi, Kudüs'ü ve mazlum coğrafyaları sahipsiz bırakamaz.'




