BERLİN (AA) - Almanya'da, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün işlediği ırkçı cinayetlerin ortaya çıkışının 14. yılı dolayısıyla başkent Berlin'de anma programı düzenlendi.
Berlin-Brandenburg Türk Toplumu (TBB) tarafından Türk-Alman İşverenler Birliği merkezinde düzenlenen programda, cinayetlerin tüm yönleriyle aydınlatılması için verilen sözlerin tutulması talep edildi.
TBB adına Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu'na katılan İlker Duyan, NSU davasının sonuçlanmasına rağmen mağdur ailelerin adalet arayışının sürdüğünü dile getirerek, 'Münih'te yargılanan tanıklardan birinin eşi ve kendisi yeniden ifade vermek üzere Dresden mahkemesine çağrıldı. Ancak 14 yıl geçti, hala gerçek anlamda hesaplaşma olmadı.' ifadesini kullandı.
Duyan, NSU kurbanlarından Habil Kılıç'ın polis karakolunun hemen yanında öldürüldüğünü hatırlatarak, 'Bu örnek bile gösteriyor ki bir insanın yanındaki polis karakolu bile hayatını korumaya yetmeyebiliyor. O yüzden kimse kendisini tamamen emniyette hissedemiyor.' dedi.
Almanya'da yaşayan göçmenlerin güvenlik algısına ilişkin soruya karşılık Duyan, 'Maalesef bugün de toplum olarak kendimizi güvende hissedemiyoruz. Çünkü bu cinayetler işlendiğinde herkes güvendeydi ama 2011'de her şey ortaya çıktı. Bu saldırılar rastgele değil, sistemli bir biçimde organize edildi.' diye konuştu.
Duyan, NSU cinayetlerinde devlet kurumlarının rolüne ilişkin soru işaretlerinin sürdüğünü belirterek, 'Örneğin 6 Nisan 2006'da Kassel'de öldürülen Halit Yozgat dosyası, Hessen Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı'nda görevli bir istihbaratçının olay yerinde bulunması nedeniyle 2044 yılına kadar gizli tutuluyor. Devletin bu süreçte ne kadar dahil olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Görmezden gelmek de bir destektir.' değerlendirmesinde bulundu.
Meclis araştırma komisyonunun 630 saatlik toplantısına katıldığını dile getiren Duyan, 'Şimdiye kadar 5 binden fazla dosya inceledim. Ancak bu süreci sadece bireysel çabayla değil, toplum olarak sahiplenmemiz gerekiyor.' dedi.
Duyan, ırkçı şiddetle mücadelenin yalnızca sivil toplum değil, siyasi partiler eliyle de desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Cinayetlerin işlendiği ilk yıllarda ırkçı saiklerin göz ardı edildiğine dikkati çeken Duyan, güvenlik birimlerinin cinayetleri 'mafya hesaplaşması' veya 'aile içi sorunlar' gibi gerekçelerle açıklamaya çalıştığını ifade etmesini de eleştirdi.
- NSU'nun geçmişi
Almanya'da 2000-2007'de 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, en az iki bombalı saldırı düzenleyen ve 15 banka soygunu yapan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de ortaya çıkmıştı.
Almanya iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 4 Kasım 2011'den birkaç gün sonra imha edilmesi de büyük kuşku yaratmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü.
- Yargı süreci
Terör örgütünün hayattaki tek üyesi Beate Zschaepe, örgüt arkadaşlarının ölümü üzerine hücre evini ateşe vermiş ve polise teslim olmuştu.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde 2013'te başlayan NSU terör örgütü davasında karar 11 Temmuz 2018'de açıklanmış, baş sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapse çarptırılmış, örgüte yardım ve yataklık yapan 4 sanık da 2,5 ile 10 yıl arasında hapis cezası almıştı.
NSU terör örgütünü ve karanlık bağlantılarını aydınlatmak için Federal Meclis'te ve birçok eyalet meclisinde araştırma komisyonları kurulmuş ancak kuşkular burada yapılan araştırmalarla da giderilememişti.
Neonazi terör örgütünün, uzun yıllar boyunca Alman güvenlik birimlerince tespit edilememiş olması, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduklarının ortaya çıkması, Almanya'da büyük tartışmalara yol açmıştı.




