İSTANBUL (AA) - Ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil ve eşi tezhip sanatçısı Füsun Barutçugil'in 1996'da faaliyete geçirdiği Üsküdar'daki 'İstanbul Ebru Evi' (Ebristan), köklü bir dönüşümle yeni bir kimlik kazanıyor.
UNESCO Bilim Kurulu tarafından 2017'de 'Yaşayan İnsan Hazinesi' ünvanına layık görülen Hikmet Barutçugil'in 1973 yılında başladığı sanat yolculuğunun ilk kalıcı mekanı Ebristan, artık Hikmet Füsun Barutçugil Sanat ve Eğitim Vakfı (HİSEV) ve Hikmet Barutçugil Ebru Müzesi (HİBEM) olarak sanatseverlerle buluşacak.
Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde gerçekleştirilen tanıtım programı, müzenin ve vakfın kuruluş amacına dair hazırlanan video gösterimiyle başladı.
Programa katılan İstanbul Valisi Davut Gül, Hikmet ve Füsun Barutçugil'in öğrencileriyle bir aile olduğunu belirterek, gönül zenginliklerinden dolayı bir başarı elde ettiklerini söyledi.
Gül, geleneksel sanatların yaşatılması gerektiğini belirterek, 'Bunun için de Hikmet hocam gibi bu işe gönül veren insanların bunu sürdürmesi gerekiyor. Hocamıza 'Belli bir kalitenin üzerinde bu sanatı (ebru) yapan başkaları var mı?' diye sordum. Hocamız da çok rahatlıkla '100'e yakın insan var.' dedi. Aslında hocamızın gönül zenginliği, kapsayıcılığı, öğrencilerinin de kendisi gibi bu işi yapabileceğine kanaat getirmesi bana göre evden de müzeden de daha kıymetli.' diye konuştu.
Milli Saraylar Başkanı Yasin Yıldız da konuşmasında Füsun ve Hikmet Barutçugil ile çok fazla anı biriktirdiğinden bahsederek, kendilerine her zaman destekçi olduklarını söyledi.
- 'Ebru müzesinin kuruluşu için de girişimlerde bulunduk'
AA muhabirine açıklamada bulunan Hikmet Barutçugil, 1973'te ebru sanatını tanıdığını dile getirerek, 'Bu sanatı fark ettiğim andan itibaren içime bir aşk düştü. O gün bugündür bu sanatın peşindeyim ve öğrenmeye çalışıyorum. Bu sanata başladığım yıllarda ebru kaybolmak üzere olan bir sanattı. Ama içinde müthiş bir dinamizm olduğunu hissederek, farklı boyutlarda farklı tarzlarda yine su yüzünde başka şeyler yapmaya çalıştım.' ifadelerini kullandı.
Hikmet Barutçugil, ebrunun bir Türk sanatı olduğuna işaret ederek, şunları anlattı:
'Ebru, Orta Asya'dan gelip, Türk kağıdı adıyla Batı'ya giden bir sanat. Bu sanatın Türkiye'de, özellikle İstanbul'da kalıcı bir mekanının olması için 1830'lardan kalan bir konağı vakıf haline getirdik. Daha evvel atölyemiz Ebristan olarak faaliyet gösteriyordu. Yine bu faaliyet devam edecek ama bunun yanı sıra ebru müzesinin kuruluşu için de girişimlerde bulunduk. İnşallah onu da yakın zamanda açarak, sizlerle paylaşırız.'
- 'Bize vakıf hizmetini öğreten babalarımızın bu mirasını devam ettirmeyi çok istiyorduk'
Füsun Barutçugil ise vakıf ve müze kurulmasının eşinin 52 yıllık bir hayali olduğunu söyleyerek, 'Benim de 41 yıldır müze ve vakıf hayalim sonunda gerçekleşti. Seneler önce bize vakıf hizmetini öğreten babalarımızın bu mirasını devam ettirmeyi çok istiyorduk. Onların kurduğu vakıflarda çalışmıştık ve halen de çalışmaya devam ediyoruz.' diye konuştu.
Ebru sanatına, eğitim verdikleri Üsküdar'da konağı hediye etmek istediklerini ve bu anlamda Hikmet Barutçugil Ebru Müzesi'ni de kurduklarını ifade eden Füsun Barutçugil, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Müze, bizden sonra da yaşayacak. Bunu da bir vakıf çatısı altında devam ettirmek büyük bir hizmet olacak diye düşünüyorum. Bu vakıfta okuyan üniversite öğrencilerinin yer aldığı büyük bir burs ailemiz var. O çocukların da kendilerinden sonra gelen öğrencilere yardım ettiklerini görüyoruz. Böyle bir amaca hizmet etmek, insanın ömründe isteyeceği en büyük idealdir. Çok şükür bu günleri gördük.'
Tanıtım programında ayrıca Hikmet Barutçugil'in eserlerinin yer aldığı 'Zamansız Bir Sanat, Kalıcı Bir Miras' sergisi katılımcıların beğenisine sunuldu. Sergi, 11 Ekim'e kadar Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde ziyarete açık olacak.
- Hikmet Barutçugil Ebru Müzesi hakkında
1830'lu yıllardan kalma bir Osmanlı konağında hayat bulacak olan Hikmet Barutçugil Ebru Müzesi, hem geleneksel hem çağdaş ebru örneklerini sanatseverlerle buluşturacak.
Müzenin sadece sergi alanı değil, aynı zamanda 'Yaşayan Müze' olması amaçlanıyor. Vakıf bünyesinde de haftalık atölyeler, seminerler, sanatçı sohbetleri, süreli ve sürekli sergiler ile Türk-İslam sanatlarının genç kuşaklara aktarılması hedefleniyor.




