MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Azerbaycan-Gürcistan sınırında C-130 tipi askeri kargo uçağının düştüğünü hatırlatarak, şehit askerlerin isimlerini okudu.
Olay nedeniyle tarifsiz üzüntü yaşandığını dile getiren Bahçeli, şehitlerin şerefli isimlerinin milli gönüllere kazındığını, ailelerin herkese emanet edildiğini söyledi.
Şehit askerlerin ayrı hikayelerinin olduğunu ve iyi yetiştiklerini anlatan Bahçeli, "Hepsi de milletimizin tertemiz sinesinden doğan, yüzleri kavruk Anadolu çocuklarıydı." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, şehitlerin 17 ilde gözyaşlarıyla toprağa verildiğini hatırlatarak, tabutlara sarılan şehit çocuklarının, "Vatan sağ olsun" diyen şehit babalarının ve şehit annelerinin, şehit eşlerinin, herkesin içine kor gibi düştüğünü vurguladı.
Orman Genel Müdürlüğüne (OGM) ait yangın söndürme uçağının Hırvatistan'da düşmesi sonucu şehit olan pilot Hasan Bahar'a da Allah'tan rahmet dileyen Bahçeli, şöyle konuştu:
"C-130 tipi kargo uçağımızın nasıl ve niçin düştüğü, bu elim olayın geri planındaki esrar perdesi kuşkusuz aydınlanacak, bütün ihtimaller dikkatten ve gözden kaçırılmadan incelenecektir. Kaldı ki talep ve beklentimiz de budur. Fakat şu hususu da söylemeden geçemeyeceğim, askeri kargo uçağımızın düşmesinin kamuoyuna yansımasından hemen sonra bilhassa sosyal medya vasıtasıyla yapılan maksatlı ve marazi yorum ve değerlendirmelerin iyi niyetten mahrum olduğu çok açıktır. Karanlık mahfillerce üretilen dezenformasyon kampanyasının nerelere kadar uzandığı, nasıl bir yalan ve iftira düzeneğinin harekete geçirildiği her türlü izah ve ifadeden varestedir. Resmi açıklamayı öğrenme zahmetine tenezzül etmeden fiili kaza kırım heyeti gibi yayın ve yorum yapanların, oturdukları yerden bilirkişilik taslayanların cehil cüretkarlıkları saklanamayacak düzeyde ortadadır."
Devlet Bahçeli, arama-kurtarma çalışmaları sürerken millete devamlı yalan yanlış malumatları servis edenlerin insanlıklarından dahi şüphe duyulması gerektiğinin altını çizdi. Amacın üzüm yemek değil, bağcıyı zorda bırakmak olduğunu dile getiren Bahçeli, kara günde, acının en ileri derecesinde, şehitlerin ocaklara düşen ateşinin herkesi yaktığı dönemde spekülasyon değirmenine su taşıyanların, kesin hükme varanların, Türkiye aleyhtarı çevrelere kuklalık yapmak dışında bir işe yaramayan "utanmazlar" olduğunu söyledi.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"'Askeri kargo uçağımız düştü mü yoksa düşürüldü mü' sorusunun cevabı ya da düştüyse buna neden olan amillerin nelerden ibaret olduğu, yok eğer dış bir müdahaleyle düşürüldü ise fail mihrakların hüviyetleri elbette belirlenecek, ona göre de bir eylem planı inanıyorum ki temin ve tertip edilecektir. Zorlu ve sıkıntılı günleri devlet ve millet aleyhine bir dedikodu furyasına çevirenlerin maskeleri ümit ediyorum ki indirilecektir. Devletimize güven ve itibar asıldır. Milletimize doğru ve isabetli bilgiler vermek, komplo teorilerine kapalı durmak ahlaki bir mükellefiyettir. Kara kutunun deşifre edilmesine eş zamanlı olarak kaza kırım heyetinin rapor formatında hazırlayacağı çalışmalarının sonuçlanmasını sabırla beklemek lazımdır. Allah'tan niyazım, milletimizi ve devletimizi görünür görünmez kaza, bela ve her türlü afetten sonsuz kudretiyle muhafaza etmesi, rahmet ve himayesini üzerimizden esirgememesidir."
"Çok daha yükselmiş bir Türkiye tablosu hepimizin ortak sorumluluğudur"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye'nin, birbirine eklemlenerek ilerleyen güçlü adım ve atılımlarla feleğin çemberini kıracağını, yeni yüzyıla Türk milletinin mührünün vurulacağını ifade ederek, geçmişten duyulacak pişmanlıklarının, gelecekten dolayı da herhangi bir endişelerinin olmadığını belirtti.
Kültürel zenginliğin, sosyal sermayenin, beşeri cevherin, ekonomik direncin, politik mukavemetin, demokrasi müktesebatının, diplomatik enginliğin, milli birlik, kardeşlik ve dayanışma kararlılığının Türkiye'nin mukayeseli ve stratejik üstünlüğünü resmettiğinin altını çizen Bahçeli, karamsarlığı devamlı ve sistemli biçimde aşılayanların önünde, iman ve irade kuvvetiyle durmaktan başka seçeneğin olmadığını söyledi.
Bahçeli, "Daha iyi, daha huzurlu, daha güvenli, daha kaynaşmış, daha kucaklaşmış, daha müreffeh, daha gelişmiş ve çok daha yükselmiş bir Türkiye tablosu hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu mühim sorumluluğun icrası ve ikmali hususunda elimizden geleni yapmakla tarihe ve millete karşı ön şartsız vazife üstlenmiş haldeyiz." diye konuştu.
Korkuları canlı tutmak, iyimser havayı zehirlemek, umutları köreltmek, ön yargıları sürdürülebilir şekilde kışkırtmak için yeni mevziler arayan, uçurumlarla çevrili yolların temelini kazan kifayetsiz muhterislere karşı azami dikkat edilmesinin zorunlu olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
"Terörsüz Türkiye hedefi, son 100 yıl içinde yakaladığımız en önemli ve tarihi fırsatlardan birisi, belki de birincisidir. Bu kapsamda ülkemizin makus talihi değişecek, üzerimizde hesap yapan menhus ve menfur emeller boşa düşecek, Türk milleti göz alıcı ve aynı zamanda kalıcı bir bahar havasına kavuşacaktır. Terörü siyasi nema olarak kullanan, sözde vatansever ve milletsever pozlar veren fesat ve nifak yuvaları Allah'ın izniyle çöküp gidecektir. Niyet hayırlı, inşallah netice de hayırlı olacaktır. Suyu bulandırmaya çalışanların suçlayıcı ve küstah siyasi tavırları milletimiz nezdinde hükümsüz ve itibarsızdır. Bir devlet politikası haline gelen 'Terörsüz Türkiye' hedefini baltalamak için devreye giren, iyi kisvesiyle dalavereye heves eden siyasi devşirmelerin, devlet-millet kenetlenmesini anlayacak kadar akli ve fikri seviyeleri elbette yoktur. Türkiye'nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaşmaya yatkın davranış kalıbıyla ve üslup saygınlığıyla hareket etmesi yegane dileğimizdir."
Bahçeli, her şeyin Türkiye için olduğunu, "önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" anlayışının siyasetlerinin ana omurgasını oluşturduğunu vurguladı.
"Tarihin sararmış ve solmuş yapraklarından, araya araya bulup çıkardığımız nice acı veya parlak hatıranın ivmesiyle istikbalin yol haritasını çizmenin, istiklalimizi ve milli varlığımızı canımız pahasına korumanın derdindeyiz, peşindeyiz." diyen Bahçeli, tarihin, geçmiş olayların pul koleksiyonu yapar gibi toplanmasıyla sınırlı gösterilemeyeceğini söyledi.
"Yüze yüze kuyruğa gelinmiştir"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Yayı ne kadar geriye çekersek oku o denli uzağa atmamıza benzer şekilde, ne kadar geriye bakarsak, o kadar uzağı görmemiz kaçınılmaz bir hayat ve tarih gerçeğidir." değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş köprüsünün TBMM olduğuna işaret eden Bahçeli, hazırlık ve mayalanma döneminin ise kongreler marifetiyle, demokratik yollarla icra edildiğini, silahın, siyaset ve stratejiye tutunduğunu aktardı.
Katılımın esas alındığı kongre hareketlerinin Osmanlı İmparatorluğu'nun içine düştüğü derin bunalımın demokrasiyle çözülebileceğini gösterdiğini belirten Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir demokrasi zaferi, mücadele bereketi ve muazzam bir halk hareketi olduğunun altını çizdi. Bahçeli, o dönemde, milletin devleştiğini, devletleştiğini, müstevli akınlarını devirdiğini ifade etti.
Bahçeli, devletin millet, milletin de devlet olduğuna dikkati çekerek, devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu, ikisini birbirinden ayırmanın, ayrı ayrı değerlendirmenin, zaman zaman da çatıştırmanın fahiş bir yanlış olmanın yanı sıra devlet umurunu ve onurunu hazmedemeyen nevzuhur demokrat yobazların handikap ve hüsranı olduğunu dile getirdi. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Terörsüz Türkiye hedefi mahut ve malum bir devlet politikası olduğu kadar milletin sarsılamaz, sakatlanamaz politik ve demokratik gayesidir. Türkiye'nin politik sinir sistemini bozmanın peşinden gidenler, devlet-millet birlikteliğini budamanın peşin hayaliyle geviş getirenler çok derin hayal kırıklığı eşliğinde mahcup ve mağlup olacaklardır. Terörsüz Türkiye, gülen çocukların, sevinen anaların, huzurlu gelinlerin, sabırla şükür arasında ömür geçiren ümitli babaların remzidir. Terörsüz Türkiye, 'Terörsüz Bölge', mazlumların gelecek ve gerçekleşecek olan güvenli ve güçlü hayatlarının bereketli membaıdır. Yüze yüze kuyruğa gelinmiştir. Çıktığımız sahilde gemiler yakıldığından geriye dönüş imkanı da kalmamıştır."




