İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, enflasyon beklentilerinde iyileşme gördüklerini belirterek, 'Son bir senede reel sektör beklentileri 13 puan kadar azaldı, bu önemli bir gelişme. Hanehalkı tarafında da 17-18 puan civarında yıllık bazda enflasyon beklentilerinde iyileşme var.' dedi.
Fatih Karahan, yılın 4. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi'ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında, başkan yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.
Çıktı açığının negatif seviyede ve genel olarak dezenflasyonist seviyede olduğunu destekleyen çok sayıda verinin mevcudiyetine dikkati çeken Karahan, burada bir belirsizliğin söz konusu olduğunu söyledi.
Karahan, 'Benim temel baz aldığım görünüm talebin dezenflasyonist olduğu yönünde ve bunun önümüzdeki dönemde de ana eğilimi aşağı çekeceği yönünde ama bunun dışında eş güdümden bahsettiniz. Bu da tabii dönem dönem çok konuşuluyor ama bu doğrultuda son dönemde sayın bakanın yapmış olduğu açıklamalar oldukça kıymetli. Özellikle vergi güncellemelerinin ocak ayında yapılan güncellemelerin enflasyon hedefiyle uyumlu olacağı yönündeki açıklamalar oldukça kıymetli. Biz burada önümüzdeki sene için planımızı, projeksiyonlarımızı yaparken bu açıklamaları da göz önünde bulundurduk, bu da önemli.' diye konuştu.
Beklenti tarafında sınırlı bir bozulmanın mevcut olduğuna işaret eden Karahan, üç kesimin de beklentilerine önem verdiklerini dile getirdi.
Karahan, en çok reel sektörün beklentilerine ağırlık verdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
'Hepsi önemli ama bir miktar reel sektör fiyat yapıcı olması anlamıyla daha önemli. Burada baktığımızda epey bir iyileşme gördük. Son bir senede reel sektör beklentileri 13 puan azaldı, bu önemli gelişme. Hanehalkı tarafında da 17-18 puan civarında yıllık bazda enflasyon beklentilerinde iyileşme var. Piyasa katılımcıları biraz daha önden düşmüştü. Şimdi orada biraz yataylaşma özellikle eylül verisi sonrasında mevcut. Orada da aslında sunumda bir kutudan bahsettik ama bu 'karamsar yanlılıkla' ilgili çalışma yaptık. Karamsar yanlılık şu demek, enflasyon verisi beklentilerinin üzerinde geldiğinde piyasa katılımcıları beklentilerini yukarı yönlü revize ediyorlar ama veriler beklentilerin altında geldiğinde yani aşağı yönlü sürpriz olduğunda aynı yönde güncelleme, aynı ölçüde en azından güncellemeyebiliyorlar, hatta hiç güncellemeyebiliyorlar. Bunu biz ölçtüğümüzde bu davranışın geçmişte çok yaygın olduğunu gördük bir-iki sene önce ama son dönemde çalışmalarımız bunun kaybolduğunu çok daha simetrik bir tepki olduğunu gösteriyor. Bu doğrultuda tabii ki eylül ve ağustos ayı da biraz beklentinin üstüne gelmişti. Bu iki ay neticesinde beklentilerin güncellenmesi yukarı yönlü mümkün.'
Gelecek dönem enflasyondaki, ana eğilimdeki iyileşme tekrar ortaya çıkacak olursa biraz daha simetrik bir tepki olacağı için beklentilerin tekrar iyileşme eğilimine girmesinin mümkün olduğunu aktaran Karahan, 'Burada tabii veri odaklı gidiyoruz. Bunu göz önünde bulunduruyoruz ama veriler geldikçe eğer attığımız adım yani para politikasında bahsettiğim kalibrasyon yeterli olmayacak olursa her türlü ileride başka adımları da atmaya hazırız.' dedi.
- 'Piyasa şartlarını bozmayacak şekilde bilançodaki tahvil oranının biraz daha yukarı seviyelere çekilmesi gerekiyor'
TCMB Başkanı Karahan, en son nisan ayında tahvil alımı yapıldığını, tahvil alımı yapılıp yapılmayacağı yönündeki bir soruya, nisan ayındaki tahvil alımının o dönemki piyasa koşulları nedeniyle sebebinin farklı olduğunu söyledi.
Karahan, genel olarak likidite yönetimi çerçevesinde açık piyasa işlemleri için portföyde yeteri kadar tahvil bulundurulması gerektiğini ifade etti.
Şu anda tahvil portföyünün 260 milyar TL civarında olduğunu ifade eden Karahan, '2028'e kadar 200 milyar TL'ye yakın bir tahvil portföyü, bizim portföydeki tahvilimiz itfa olacak. Dolayısıyla hiç alım yapmazsak burada açık piyasa işlemleri portföyümüzün oldukça yüksek bir oranını kaybetme durumu söz konusu. Bu nedenle bir kere önümüzdeki üç yıllık dönem içerisinde itfa olacak kıymetlerin yenilenmesi gerekiyor. Bir de kademeli olarak piyasa şartlarını bozmayacak şekilde bilançodaki tahvil oranının biraz daha yukarı seviyelere çekilmesi gerekiyor. Tabii burada planlamalarımızı yaparken piyasa koşullarını bozmayacak şekilde hareket edeceğiz.' ifadelerini kullandı.
Karahan, ekonomistler ve farklı sektör temsilcileriyle daha sık bir araya gelme isteklerinin olduğunu söyledi.
- 'Kira enflasyonunda ciddi iyileşme var'
Fatih Karahan, ücret zamları konusunda belirleyici ve tavsiye veren bir konumda olmadıklarını kaydetti.
Kendileri için önemli olanın yüksek enflasyonun ücretleri reel olarak eritmesi olduğunu anlatan Karahan, 'Bu nedenle de enflasyonla mücadele aslında düşük gelir gruplarının yaşam standartlarını iyileştirmesi ve genel refah seviyesinin artırılması açısından kritik öneme sahip. Bu çalışmaları, yaptığımız işi esas bu nedenle önemsiyoruz.' dedi.
Kira konusunda birçok unsurun etkili olduğunu anlatan Karahan, şu ifadeleri kullandı:
'Tabii para politikasının kira enflasyonu üzerine etkisi var ama biraz daha sınırlı ve oldukça gecikmeli geliyor. Orada bir geriye endeksleme davranışı olduğu için enflasyon düştükçe bir sonraki yıl kiralar yenilenirken daha düşük bir orandan yenileniyor. Bu da oradaki iyileşmenin çok sınırlı kalmasına sebep oluyor. Sınır derken şöyle, geçen sene ekim ayında yüzde 113'lük bir kira enflasyonu vardı. Şu anda bu yüzde 66'ya inmiş durumda. Ne taraftan yaklaştığınıza bağlı. Yüzde 66 çok yüksek, manşet enflasyonun iki katından bile yüksek ama bir önceki seneye göre de ciddi bir iyileşme var. Burada yapısal unsurlar öne çıkıyor. Fiyatlama davranışları bozuk. Bir de özellikle büyük şehirler bazında arz-talep dengesinde dengesizlik var. Tabii deprem gibi unsurlar burada öne çıkıyor. Bunların giderilmesi gerekiyor. Bunlara yönelik adımlar atılırsa burada daha hızlı iyileşme olabilir. Kira fiyatlarını belirlerken bir unsur da tabii ki enflasyon beklentileri özellikle hanehalkı enflasyon beklentilerinin yüksek olması da burada rol oynuyor. Biz mümkün olduğu kadar tüm iletişim kanallarını aktif kullanarak burada dezenflasyon konusunda kararlılık mesajımızı etkili şekilde vermeye çalışıyoruz.'
- 'Yastık altı altın stoku tahminlere göre 400-500 milyar dolar'
Karahan, 'faiz gelirinin servet etkisi olduğuna inanıyor musunuz?' sorusuna yönelik, geçmiş enflasyonist dönemde, mevcut dönemde de hanehalkının servet kompozisyonunda ciddi bir değişim olduğunu belirtti.
Burada hanehalkının finansal varlıklarının milli gelire oranının düştüğünü, konut ve altının payı arttığını aktaran Karahan, bu konuyla ilgili daha önce bir kutu yayımladıklarını anımsattı.
Karahan, şöyle konuştu:
'Dolayısıyla burada servet etkisi varsa, temel olarak, bu konut fiyatlarından ya da altından geliyor. Konut fiyatları bir süredir buradaki fiyat artışları enflasyonun altında. Dolayısıyla reel olarak değer kaybettiği için burada bir servet etkisinden söz etmek mümkün değil. Hatta sınırlı da olsa bir miktar talep yönetimine katkıda bulunuyor diyebiliriz ama altın konusunda özellikle yastık altı altın stoku tahminlere göre 400-500 milyar dolar aralığında. Burada bizim tahminlerimizde böyle çeşitli yurt dışı farklı kurumlarında tahminleri benzer boyutlarda. Tabii bu yaşanan fiyat artışının illaki bir servet etkisi oluyor. Yani çok basit bir hesaba göre 100 milyar dolar ya da daha fazla bir servet etkisi olması söz konusu. Bu da talep yönetimi zorlaştıran unsurlardan bir tanesi.'
Faiz tarafına da dikkat çeken Karahan, 'Faizi alan olduğu gibi veren de var. Dolayısıyla burada aslında bunu ölçmek için belki de bankacılık kesiminin ödediği net faize bakmak gerekiyor. Son bir yılda bankacılık kesiminin ödediği mevduat faiziyle aldığı kredi faizi arasındaki o gelirle ödediği faiz arasındaki fark çok sınırlı, sıfıra yakın. Dolayısıyla bunun tüketim harcamalarını ciddi olarak artıran bir unsur olarak öne çıkmasını ben çok makul bulmuyorum.' diye konuştu.
(Sürecek)




