İSTANBUL (AA) - Tapu ve Kadastro Arşiv Dairesinin zengin koleksiyonlarından uzmanlarca derlenen 'Toprağın Hafızası' sergisi, Büyük Çamlıca Camisi Sergi Salonu'nda sanatseverleri ağırlıyor.

Sergi, arşiv belgeleri aracılığıyla insan-toprak ilişkisine ve bu ilişkinin tarihsel sürekliliğine ışık tutuyor.

Belgelerin ait olduğu kültür dünyasının, medeniyet tasavvurunun ve insan hikayelerinin ziyaretçilerle buluşması adına hazırlanan sergide, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte düzenlenmiş tapu kayıtları, vakfiyeler ve diğer mülkiyet belgeleri yer alıyor.

- 'Yaklaşık iki aylık çalışmayla sergiyi hazırladık'

Serginin küratörü Hasan Mert Kaya, AA muhabirine, sergi fikrinin Ankara'da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığına yaptıkları ziyaret sonucu ortaya çıktığını söyledi.

Kurumun kendi bünyesinde kalıcı teşhir alanı olduğunu belirten Kaya, 'O kalıcı teşhir alanını gördüğümüzde çok etkilendik. Böyle bir sergi yapma planı doğdu. Bunu kurumla paylaştık. Kurumun da şu an çağdaş tapu düzenlemeleri, 3 boyutlu tapu, web tapu, dijital tapu gibi yeni atılımları ve şehir planlamaları üzerine ciddi çalışmaları var. Bu çalışmalar kapsamında düzenlenen basın lansmanıyla bugün görmüş olduğunuz bu serginin küçük özeti şeklinde sergi yaptık. O sergi çok beğenildi. Oradan da cesaret alarak doğru yolda olduğumuzu düşündük. Ankara'da kurumun bünyesinde kalan bu eserlerin daha çok ziyaretçi tarafından bilinmesi ve kamuoyuyla paylaşılması düşüncesiyle yola çıktık. Yaklaşık iki aylık çalışmayla sergiyi hazırladık.' dedi.

Sergideki en eski belgelerin Anadolu'da Hitit, Asur ve Yeni Asur dönemine uzandığına işaret eden Kaya, şöyle devam etti:

'Ayrıca, Roma İmparatorluğu ve Antik Mısır dönemine ait birtakım belgeler de konumuzla ilgili olarak ziyaretçilerle buluşturuluyor. Ardından Osmanlı dönemine başlıyoruz. Osmanlı dönemini aslında çeşitli evreler altında inceliyoruz. Bununla beraber 'erken dönem Osmanlı Tapu Teşkilatı neydi, nasıl algılanmıştı ve nasıl düzenlenmişti', 'İstanbul'un Fethi sonrasında nasıl teşkilatlanma oldu', 'İstanbul nasıl düzenlendi'den sonra gelişen teknoloji ve batıdaki kadastro anlayışının yaygınlaşmasıyla 19. yüzyıldan itibaren 'Osmanlı, kadastro kavramını nasıl algılamış ve nasıl kendi içerisinde bunu uygulamış', görüyoruz. Osmanlı'da ilk tapu Defter-i Hakani olarak başlıyor. Onun öncesinde bir Defterhane-i Amire var, daha sonra Defter-i Hakani var. Ondan sonra Cumhuriyet'in erken döneminde Tapu Umum Müdürlüğü ve ondan sonra Tapu Genel Müdürlüğüne dönüşüyor. Böyle bir serüvenin belgelerini ziyaretçilerle buluşturuyoruz.'

- 'Her zaman her yerde görülemeyecek derecede önemli belgeler'

Kaya, en çarpıcı belge olan Ayasofya'nın fetih sonrası bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından düzenlenen vakfiyesinin de serginin girişinde ziyaretçileri karşıladığını ifade etti.

Bu vakfiyede Ayasofya'nın fetihten sonra gerekli bakımların nasıl yapılacağına dair bilgilerin yer aldığını aktaran Kaya, şunları kaydetti:

'Binanın ihtiyaç duyacağı maddi kaynağın nasıl temin edileceğini düzenleyen, Ayvalık'taki bir zeytinliğin zeytinyağının satışından elde edilen gelirin camiye ayrılması gibi İstanbul'da falanca yerdeki bir hanın dükkanlarının kira gelirinin yine Ayasofya'nın giderlerine sarf edilmesi gibi orada çalışanların maaşlarının ne kadar olacağı ve nasıl ödeneceği gibi konuları detaylarıyla açıklayan bir belge. Bu da aslında Osmanlı'nın ciddi bir vakıf medeniyetinin oluşunun ve İstanbul'a da ne kadar önem verildiğinin, İstanbul özelinde de Ayasofya'ya nasıl kıymet verildiğinin çok somut belgesi niteliğinde.'

Bursa Devlet Tiyatrosunun yarım asırlık kursu yeni mezunlarını verdi
Bursa Devlet Tiyatrosunun yarım asırlık kursu yeni mezunlarını verdi
İçeriği Görüntüle

Kaya, Osmanlı'da devletin birçok resmi belgesinde bir taraftan işin ciddiyeti korunurken, bir taraftan da o belgenin dönemin ruhunu yansıtan birtakım tezhip özellikleri taşıdığına dikkati çekti.

Dönemin süsleme anlayışını yansıtan birtakım desenler ile nakışlarla oluşturulmuş belgelerin de sergide yer aldığını belirten Kaya, 'Bezmialem Valide Sultan'ın defteri var. Vakfiyesi inanılmaz güzel ve tam da o dönemi yansıtan rokoko bezemelerle oluşturulmuş inanılmaz bir defter. Yine sultanların azametini yansıtan görkemli tuğralar var. O tuğralar ile bu belgeler gerçekten göz kamaştırıyor. Bu belgelerin bir özelliği, her zaman her yerde görülemeyecek derecede önemli belgeler olması. Şu an İstanbul'a getirilmiş olmasının gerçekten koleksiyonerler, sanatseverler, sanat tarihçileri, kent araştırmacıları ve şehir plancıları için çok kıymetli olacağını düşünüyorum.' değerlendirmesini yaptı.

- 'Bu eserler bu topraklara aidiyetimizin manevi tapuları niteliğinde'

Kaya, bu belgelerin muhafaza edilmesi, korunması ve geleceğe aktarılması hususunun önemine işaret ederek, 'Tapu Kadastro Teşkilatının bu konuda çok ciddi ve çok profesyonel birimi var. Ben o insanlara 'belleğin muhafızları' diyorum. Çok kıymetli yaptıkları çalışmalar. Hepsine tekrar tekrar çok şükran ve minnetlerimi sunuyorum. Çünkü gerçekten ait olduğumuz kültür ve medeniyet dünyasının değerlerini, belgelerini kıymetli onarımlarla, restorasyon ve konservasyonlarla 100-150 yıl daha geleceğe taşımış oluyorlar.' diye konuştu.

Sergi kapsamında belgelerin restorasyon ve konservasyonlarının hangi malzemelerle nasıl yapıldığının yine sergi alanında uzmanlarca her gün workshop şeklinde anlatıldığını söyleyen Kaya, ayrıca sergide çocuklar ve gençler için dijital eşleştirme oyununun yer aldığını aktardı.

Hasan Mert Kaya, 'Anadolu coğrafyasına ait 10 tane çok özel eser var. Bu eserler bizim gerçekten bu topraklara aidiyetimizin manevi tapuları niteliğinde. Gelenler bunları eşleştirerek bir araya getiriyor. 10 tane eseri eşleştirdiği zaman bir belge çıkıyor. O yapıyla ilgili tapusu çıkıyor ve onun hakkında bilgiler veriyor. Sonunda da sembolik bir Ayasofya tapusuyla uğurluyoruz ziyaretçimizi. Çocuklar ve özellikle gençler, yetişkinler de bayağı ilgi gösteriyor.' ifadelerini kullandı.

Yoğun ilgiden dolayı sergiyi İstanbul'dan sonra Ankara ve Konya'ya götürmek istediklerini dile getiren Kaya, sergiyi gezen gruplara eşlik eden İngilizce ve Arapça konuşan rehberlerin de olduğundan bahsetti.

Kaya, Fatih Sultan Mehmet'in 65 metre uzunluğundaki Ayasofya Vakfiyesi'ni merkeze alan bir sergi planlamasında olduklarına da değinerek, 'Ayasofya'nın ilk yapılışına yani İslam öncesi dönemden günümüze uzanan belgeler eşliğinde, merkeze bu vakfiyeyi alarak tüm dünyada anlatacağımız bir sergi planlamamız var.' bilgisini paylaştı.

'Toprağın Hafızası' sergisi, 20 Haziran'a kadar ziyarete açık olacak.