EDİRNE (AA) - Trakya Üniversitesi Göç ve Mübadele Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hacer Ateş, Bulgaristan'dan ana yurda yaşanan göçlerin, Bulgaristan'daki Türk nüfusunu önemli oranda azalttığını söyledi.
Trakya Üniversitesinde 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü etkinlikleri kapsamında 'Bulgaristan'dan Türkiye'ye Göçün Sosyal, Tarihsel ve Kimlik Boyutları' konulu panel düzenlendi.
Panelin açılışında konuşan Doç. Dr. Hacer Ateş, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun göç ve göçmen konularına dikkati çekmek amacıyla aldığı kararla, Uluslararası Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarının Korunmasına Dair Konvansiyon'un kabul edildiği 18 Aralık 1990 tarihine atfen, 18 Aralık'ın 2000 yılından itibaren Uluslararası Göçmenler Günü olarak ilan edildiğini hatırlattı.
Göç ve göçmenlik konularında kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik etkinlikler düzenlediklerini belirten Ateş, Bulgaristan'dan Türkiye'ye yaşanan göçün Türk milletinin hafızasında derin izler bıraktığını ifade etti.
- Göçler 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi'yle başladı
Bulgaristan'dan Osmanlı döneminde başlayan göçte ilk büyük dalgasının 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sırasında yaşandığını anlatan Ateş, 'Bu ilk büyük göç hareketi, kayıtlara 93 Muhacereti olarak geçmiştir. Balkan Savaşları sonrası da göç olayları devam etmiştir. 1912-1913 Balkan Savaşları'nda yaşanan asimilasyon politikaları, yağma, talan, ırza geçme ve toplu katliamlar yüzlerce Türk'ü topraklarından etmiştir. Bu göçler, Bulgaristan'da önemli bir demografik değişime yol açmıştır. Bulgaristan'da 1876'da nüfusunun yüzde 50'si Türklerden oluşuyorken, bu oran 1926'da yüzde 10'a kadar düşmüştür.' diye konuştu.
Ateş, Bulgaristan'dan ana yurda göçlerin Cumhuriyet döneminde de sürdüğünü belirtti.
Göçlerin 1923-1949, 1950-1951 ve 1969-1978 yılları arasında farklı dalgalar halinde gerçekleştiğini dile getiren Ateş, bu süreçlerin temelinde Bulgaristan yönetiminin Türklere yönelik baskıcı ve yıldırıcı politikalarının bulunduğunu vurguladı.
Son toplu göçün 1989 yılında yaşandığını hatırlatan Ateş, şunları kaydetti:
'Homojen bir Bulgar milleti meydana getirmeyi hedefleyen dönemin Bulgar yönetimi, Türk nüfusa karşı Türkçe konuşma ve dini ibadetlerini yerine getirme yasağı da dahil olmak üzere pek çok yasak uygulamıştır. 1984'ten itibaren şiddeti gittikçe artan baskı ve zulüm politikası 1989'a kadar sürmüştür. Dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın, 1989 Haziran'ında yaptığı 'Türkiye'nin kapılarının göçmenlere açık olduğu' yönündeki konuşması, Bulgaristan'dan Türkiye'ye kitlesel bir göçü başlatmıştır.'
Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Tan da 1989 yılında yaşanan zorunlu göç hadisesinin derin acılara yol açtığını dile getirdi.
Diğer konuşmacı Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neriman Hocaoğlu da Bulgaristan'dan Türkiye'ye yaşanan göç sürecinin sosyal, tarihsel ve kimlik boyutuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.





