ANTALYA (AA) - Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Fahrettin Altun, 'Adaletsizliğin küreselleştiği, hakikatin ve hakikat arayışının sıradanlaştığı, kötülüğün sıradanlaştığı bir çağı tecrübe ediyoruz.' dedi.
Altun, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) Antalya Eğitim ve Sosyal Tesisi'nde düzenlenen Uluslararası 20. Adli Tıp Günleri etkinliğinin 'Dünyada İnsan Hakları ve Bilirkişilik' konulu ilk oturumuna başkanlık etti.
Altun, bugün adli bilimlerin, adaletin ve hakikatin ortaya çıkarılmasındaki asli rolünü, uluslararası örnekler üzerinden değerlendireceklerini söyledi.
İçinde yaşanılan çağın, derin bir adalet ve bunu besleyen bir hakikat kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Altun, şöyle konuştu:
'Adaletsiz bir küresel düzenin içindeyiz. Esas itibarıyla kaos ortamı içerisinde, hakkın, haklının değil, gücün, güçlünün gözetildiği bir uluslararası sistemi tecrübe ediyoruz. Savaşlar, göçler, terör, gıda krizleri, dezenformasyon, dijital tahakküm, sanal zorbalıklar... Bütün bu krizler insanı hedef alıyor. Bütün bu krizler, zorluklar insan haklarının sistematik ihlallerine, eşitsizliklere, adaletsizliklere zemin hazırlıyor. Koşullar değişiyor, muhatap olduğumuz meydan okumalar giderek daha karmaşıklaşıyor, daha da derinleşiyor. Adaletsizliğin küreselleştiği, hakikatin ve hakikat arayışının sıradanlaştığı, kötülüğün sıradanlaştığı bir çağı tecrübe ediyoruz. İnsan onuru için, insan hakları için, eşitlik ve adalet için mücadele etmek artık çok daha da kıymetli, çok daha da kutsal bir görev haline gelmiş durumda. Bu iki büyük kriz karşısında insanlık çare arıyor ve fakat bulamıyor. İnsanlık adına faaliyet göstermesi gereken uluslararası kurumlar, çözümün değil, çözümsüzlüğün parçası haline geliyor, atıl kalıyor.'
- 'Gazze'de yasaklı silahlar kullanıldı'
Filistin Gazze Yüksek Mahkemesi Hakimi, Gazze'deki İşgal Suçlarını Belgeleme Bağımsız Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda Uluslararası Soykırıma Karşı Adalet Forumu Başkanı Ebu Hazim Eşref Nasrullah da 'Filistin Gazze'de İşlenen İnsan Hakları İhlalleri ve Bilirkişilik' başlıklı konuşmasında, Filistin halkının Gazze şeridinde maruz kaldığı şeyin, ne geçici bir saldırı ne de sınırlı bir çatışma olduğunu söyledi.
'Yaşanılanların tamamen askeri araçlarla, boğucu bir abluka ile sistematik politikalarla yürütülen, Filistin insanını ve onun onurlu yaşam hakkını hedef alan tam teşekküllü bir soykırımdır.' ifadesini kullanan Nasrullah, İsrail'in, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi'nde tanımlanan soykırım suçunun unsurlarını oluşturan bir dizi eylem gerçekleştirdiğini belirtti.
Nasrullah, şöyle devam etti:
'Evlerinde, sığınaklarında ve hastanelerinde bulunan sivilleri hedef alan korkunç katliamlar... 60 binden fazla şehit, bunların 20 binden fazlası çocuk ve 15 binden fazlası kadındır. Sivillerin kasten ve rastgele bombalanması sırasında uluslararası alanda yasaklı silahlar kullanılmıştır. Bu, Gazze'yi ses ve görüntü kayıtlarıyla belgelenmiş katliamların sahnesine çevirmiştir. Aç bırakmanın savaş aracı olarak kullanılması hem savaş suçu hem de soykırım suçu niteliğindedir. Tam ve boğucu bir abluka uygulanmış, su, ilaç, elektrik ve yakıt kesilmiştir. Birleşmiş Milletler resmen Gazze'de kıtlık ilan etmiş, bu da İsrail'in sivillerin yavaş yavaş yok etmek için aç bırakmayı kasten kullandığının en kesin kanıtıdır. Gazze'de dökülen çocukların ve kadınların kanı, resmen ilan edilen kıtlık ve hastanelere, okullara, ibadethanelere verilen zarar, sadece raporlarda geçen rakamlardan ibaret değildir. Bunlar zaman aşımına uğramayan açık insanlık suçu kanıtlarıdır. Dünya sessiz kalmakla veya yalnızca kınama açıklamalarıyla yetinmekle değil, harekete geçmekle yükümlüdür.'
Nasrullah, uluslararası toplumun tarihi, ahlaki ve hukuki sorumluluğunun, Gazze'de soykırımı derhal durdurmak, Gazze'de yaşananların resmen soykırım ve insanlığa karşı suç olarak tanınması olduğunu kaydetti.
- Srebrenitsa Katliamı'ndaki kayıpların yüzde 80'ine ulaşıldı
Bosna Hersek Bihaç Üniversitesi Kayıp Kişiler Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mujo Begıc ise Srebrenitsa Soykırımı sonrasında bulunan toplu mezarlarda yapılan çalışmalar hakkında bilgi vererek, toplu mezarlarda 3 aylık bebekten 80 yaşındaki yaşlı bir kadına kadar binlerce cenaze bulunduğunu söyledi.
Begıc, en son adli tıp teknolojilerini kullanarak toplu mezarlarda yaptıkları çalışmalarla kayıpların yüzde 80'ine ulaştıklarını kaydetti.
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanı Selim Doğanay 'Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Çerçevesinde Adli Tıp Kurumu Raporlarının Değerlendirilmesi' başlıklı sunumunu yaparken, Uluslararası Kızılhaç Komitesi Avrasya Adli Bilimler Bölge Müdürü Dr. Melahat Elif Günçe Eskiköy de 'Uluslararası Kızılhaç Komitesinin İnsancıl Hukuk Kapsamında Adli Tıp Faaliyetleri' hakkında bilgi verdi.