İslam tarihinin en saygıdeğer isimlerinden biri olan ve halk arasında Eyyüp Sultan olarak bilinen Ebû Eyyûb Hâlid bin Zeyd el-Ensârî, Hz. Peygamber'e ev sahipliği yapması, cihad azmi ve son nefesini İstanbul surları önünde vermesiyle Müslümanlar nezdinde özel bir makama sahiptir. Onun hayatı, İslam’ın ilk yıllarındaki fedakârlık ve bağlılığın simgesidir.

Doğumu ve İslam'la Şereflenmesi

Eyyûb el-Ensârî, yaklaşık 576 yılında Medine'de doğdu. Beni Neccar kabilesine, yani Medine'nin yerli halkından olan Ensâr grubuna mensuptu. Ensâr, kelime anlamıyla "yardım edenler" demektir ve bu isim, Mekke'den hicret eden Müslümanlara kucak açtıkları için bizzat Hz. Muhammed tarafından verilmiştir.

Eyyûb el-Ensârî, Hz. Peygamber Mekke'den Medine'ye hicret etmeden önce, yani Akabe Biatları sırasında İslamiyet'i kabul eden ilk Medineli Müslümanlardandır. Bu erken iman edişi, onun İslam'ın ilk destekçilerinden biri olarak tarihe geçmesini sağlamıştır.

Hicret ve Şerefli Misafirlik

622 yılında Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, şehrin her yerinden Müslümanlar onu kendi evlerinde misafir etmek için yarışa girdi. Rivayete göre, Hz. Peygamber, devesi Kasvâ’nın çöktüğü yerde misafir olacağını bildirmişti.

Kasvâ, bugünkü Eyüpsultan semtinde bulunan alanda, Eyyûb el-Ensârî’nin evinin önünde çöktü. Böylece, Hz. Muhammed’in Medine’de kaldığı ilk ev, Eyyûb el-Ensârî’nin evi oldu. Bu olay, sahabenin İslam tarihinde "Şerefli Misafir Sahibi" unvanıyla anılmasını sağladı ve Müslümanlar nezdindeki saygınlığını katladı. Hz. Peygamber, kendi evi yapılana kadar yedi ay boyunca burada misafir edilmiştir.

Hayatı Boyunca Cihad Azmi

Eyyûb el-Ensârî, Hz. Muhammed döneminden başlayarak Dört Halife (Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali) ve Emeviler döneminde de aktif bir savaşçı ve komutan olarak görev yaptı.

  • Hz. Muhammed döneminde: Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gibi İslam'ın kaderini belirleyen tüm önemli savaşlara katıldı.

  • Dört Halife döneminde: Suriye ve Mısır fetihlerinde aktif rol aldı.

  • İleri Yaşta Cihad: İlerleyen yaşına rağmen, cihat ruhundan vazgeçmedi. Vücuduna isabet eden ok ve mızrak yaralarıyla dolu olmasına rağmen, İslam ordularıyla sefere çıkmaya devam etti.

İstanbul Seferi ve Son Nefes

Eyyûb el-Ensârî’nin hayatının en dramatik ve manevi açıdan en önemli dönemi, son seferi olan Konstantinopolis (İstanbul) kuşatmasıdır.

668-669 yılları arasında Emevi orduları, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan Konstantinopolis'i fethetmek için yola çıktığında, yaşı seksenin üzerinde olmasına rağmen bu sefere katılmakta ısrarcı oldu. Onun bu azmi, Hz. Peygamber'in "Konstantinopolis mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o asker ne güzel askerdir!" hadis-i şerifine olan derin inancından kaynaklanıyordu.

Abdullah Çatlı kimdir?
Abdullah Çatlı kimdir?
İçeriği Görüntüle

Kuşatma sırasında hastalanan Eyyûb el-Ensârî, son anlarında komutanına, "Surların dibine mümkün olduğunca yaklaşın ve beni oraya defnedin. Çünkü buradan, fethin sesini duymak isterim," diye vasiyet etti. Vefatının ardından vasiyeti yerine getirildi ve cenazesi, Bizans surlarının yakınına defnedildi. Kabri, düşman tarafından tahrip edilme ihtimaline karşı gizlenmiştir.

Eyüp Sultan Türbesi ve Manevi Mirası

Eyyûb el-Ensârî'nin kabrinin yeri, sekiz asır boyunca gizli kaldı. Ancak, 1453 yılında İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden sonra, Fatih'in hocası Akşemseddin tarafından manevi keşifle bulunmuştur.

Fatih Sultan Mehmet, bu mukaddes kabrin üzerine hemen bir türbe inşa ettirmiş ve yanına bir cami yaptırmıştır. Burası, günümüzde kendi adıyla anılan Eyüpsultan semtinin oluşmasına vesile olmuştur.

Eyyüp Sultan Türbesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahların kılıç kuşanma törenlerinin yapıldığı, fethe ve cihad ruhuna verilen önemi simgeleyen merkezi bir manevi mekân haline gelmiştir.

Eyyûb el-Ensârî, Hz. Peygamber'in has sahabelerinden biri, İslam'a hizmeti ve cihad ruhuyla, özellikle de kabrinin bulunduğu İstanbul şehri için, ebediyete kadar sürecek bir manevi miras bırakmıştır. Bugün türbesi, dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanların ziyaret ettiği, Türkiye'nin en önemli dini merkezlerinden biri olmaya devam etmektedir.