Deccal kimdir? Ne zaman ortaya çıkacak? Deccal tek gözlü müdür?
Deccal kimdir? Ne zaman ortaya çıkacak? Deccal tek gözlü müdür?
İçeriği Görüntüle

İslamiyet’in ilk yıllarında, Müslümanların güç ve cesaret kaynağı olan, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) amcası ve sütkardeşi Hazreti Hamza bin Abdülmuttalib, mertliği ve kahramanlığı ile tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir sahabedir. Künyesi Ebû Umâre veya Ebû Ya’lâ, lakabı ise “Esedullah” (Allah’ın Aslanı) veya “Esedü Resûlillah” (Resûlullah’ın Aslanı)’dır.

Erken Yaşamı ve İslam’la Şereflenmesi

Hz. Hamza, takriben 568-570 yılları arasında Mekke’de doğdu. Peygamber Efendimiz’den yaşça 2 ila 4 yıl kadar büyük olduğu rivayet edilir. Amca-yeğen olmalarının yanı sıra, her ikisi de Ebû Leheb’in azatlı cariyesi Süveybe’den süt emdikleri için aynı zamanda sütkardeşiydiler. Bu yakınlık, onların çocukluk ve gençlik yıllarında da sıkı bir dostluk kurmasına zemin hazırladı.

Hamza, gençliğinde Kureyş kabilesi içinde avcılığı, okçuluğu ve pehlivan yapısıyla tanınan heybetli ve saygın bir kişiydi. Ancak İslamiyet’in ilk yıllarında Hz. Peygamber (s.a.v.) davasını tebliğ ederken Hamza henüz Müslüman olmamıştı.

Hicret’ten yaklaşık yedi yıl önce (615 veya 616), Hz. Hamza bir av dönüşü Kâbe’ye uğradığında, yeğeni Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası olan Ebû Cehil tarafından ağır hakaret ve şiddete maruz kaldığını öğrendi. Bu duruma şiddetle öfkelenen Hamza, elindeki yayıyla doğruca Ebû Cehil’in yanına gitti ve onu yaraladı. Ardından gür sesiyle, “İşte ben de Muhammed’in dinini benimsiyorum! Cesareti olan varsa gelsin dövüşelim!” diyerek İslamiyet’i kabul ettiğini tüm Mekke’ye ilân etti. Hz. Hamza’nın bu cesurca imanı, o dönemde baskı altındaki Müslümanlar için büyük bir moral ve güç kaynağı oldu; adeta İslam’ın ilk kılıcı olarak parladı.

Hicret ve İlk Seriyyeler

Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmayan ve davasına güçlü bir destek olan Hz. Hamza, Hicret’e katılarak Medine’ye yerleşti. Medine döneminde Müslümanların ilk askeri hareketlenmelerinde aktif rol aldı.

Hz. Peygamber, hicretin ilk yıllarında Mekkeli müşriklerin Medine’ye yönelik tehditlerini engellemek için askeri birlikler (seriyyeler) düzenledi. Bu seriyyelerin ilki olarak rivayet edilen Sîfülbahr seferine Hz. Hamza komutan olarak tayin edildi ve İslam’ın ilk sancağını o taşıdı. Bu göreviyle birlikte Bedir, Ebvâ ve Kaynuka gibi pek çok gazvede Resûl-i Ekrem’in sancağını taşımıştır.

Bedir ve Uhud Kahramanlığı

Hz. Hamza, İslam tarihinin dönüm noktalarından olan Bedir Savaşı’nda (624) destan yazan kahramanlardan biriydi. Savaşın başlangıcında müşriklerin teke tek dövüş çağrısına karşılık verenler arasında yer aldı. Karşısına çıkan Şeybe bin Rebîa’yı (diğer rivayetlerde Utbe, Şeybe ve Velîd’i) öldürerek Bedir Zaferi’nin kazanılmasında kilit rol oynadı. Onun bu üstün cesareti, müşriklerin saflarında büyük bir korkuya yol açmıştı.

Mekkeliler, Bedir’deki bu ağır yenilginin intikamını almak için bir sonraki büyük savaş olan Uhud Savaşı’na (625) büyük bir kin ve hazırlıkla geldiler. Bu kinin en büyük hedefi ise Bedir’de ölenlerin intikamını almak isteyen Ebû Süfyan’ın karısı Hind bint Utbe idi.

Şehadeti ve Mirası

Uhud Savaşı’nda da en ön safta yer alan Hz. Hamza, dillere destan bir cesaretle savaştı. Sayısız müşriği öldürerek Müslümanlara büyük bir üstünlük sağladı. Ancak savaşın en kızgın anında, intikam yemini eden Hind’in vaadiyle özgürlük karşılığında görevlendirilen Habeşli köle Vahşî bin Harb tarafından ustalıkla fırlatılan bir mızrak darbesiyle şehit oldu.

Hz. Hamza’nın şehadeti ve ardından müşriklerin, özellikle de Hind’in, cesedine yaptıkları vahşet Hz. Peygamber’i derin bir üzüntüye boğdu. Resûl-i Ekrem, onun için “Seyyidü’ş-Şühedâ” (Şehitlerin Efendisi) unvanını kullanmış ve cenazesini meleklerin yıkadığını haber vermiştir.

Hz. Hamza, sadece Bedir ve Uhud’un değil, tüm İslam tarihinin sembolleşmiş kahramanıdır. Onun adı, cesaret, mertlik ve Allah yolundaki tam bir fedakârlık ile eş anlamlı hale gelmiş ve menkıbeleri müslüman milletlerin edebiyatlarında Hamzanâme adıyla asırlar boyu anlatılmıştır.