Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in dünyayı teşrif ettiği bu mübarek gece, yalnızca bir doğum yıldönümü değil; insanlık tarihinin dönüm noktalarından biridir.
Bu doğum, insanlığa merhameti, adaleti, hoşgörüyü ve kardeşliği öğreten bir rehberin dünyaya gelişini simgeler.
Tarih boyunca, bu öğretiler insan toplumlarının biçimlenmesinde, medeniyetlerin yükselmesinde ve sosyal düzenin kurulmasında bir mihenk taşı olmuştur. O’nun hayatı, sadece bireysel erdemlerin değil, aynı zamanda toplumsal adaletin, hukukun ve dayanışmanın tarihsel örneğini sunar.
Ancak tarih, yalnızca aydınlık anları değil, aynı zamanda mazlumların çektiği acıları da kaydeder. Başta Gazze ve Filistin olmak üzere Ortadoğu’nun dört bir yanında ve İslam coğrafyasının her köşesinde; savaş, işgal, yoksulluk ve adaletsizlik gölgesinde yaşayan bebekler, çocuklar, kadınlar ve masumlar bulunmaktadır. Bu durum, geçmişten günümüze uzanan bir zulüm zincirinin güncel tezahürüdür. Tarihsel ve sosyolojik açıdan bakıldığında, bu zulümler toplumların kültürel belleğini zedeler, kimliklerini parçalar ve nesiller boyu süren travmalara yol açar. Göçler, mültecilik ve yerinden edilme, sosyal dokunun kırılmasına ve toplumsal eşitsizliğin derinleşmesine neden olur.
Mevlid Kandili, bu zulümlere dikkat çekmek, insanlığın vicdanını uyandırmak ve barışın hâkim olmasını dilemek için eşsiz bir fırsattır. İslam dini, tarih boyunca insanın yücelmesini, merhameti, adaleti ve barışı rehber edinmesini öğretmiştir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatı ve öğretileri, zulmün sona ermesi, insan haklarının korunması ve insanlığın huzura kavuşması için hem tarihî hem manevi bir rehber niteliğindedir. Onun sünneti, toplulukların ahlaki ve sosyal dayanıklılığını güçlendirir, adalet ve merhametin sürekliliğini garanti eder.
Bu gece, Kur’an okumak, salavat getirmek, samimi dualar etmek ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek; bireysel bir ibadetin ötesinde, toplumsal sorumluluğu hatırlatan bir bilinç geliştirmektir. Sosyolojik olarak, bu eylemler toplumsal dayanışmayı pekiştirir, bireyler arasında güveni artırır ve kolektif bilinçte bir iyileşme sağlar. Zulmün sona ermesi ve barışın, kardeşliğin hâkim olması; tarih boyunca İslam’ın öğretileri ve toplumsal örneklerle mümkün olmuştur.
Özellikle Gazze ve Filistin’deki mazlumlar için dua edelim; Rabbimizden, zulmün sona ermesini, hakların korunmasını ve insanlığın barış ve güven içinde yaşamasını dileyelim. Bu gece dualarımız, mazlumların acılarına ortak olmak, onların sesini duyurmak ve yeryüzünde adaletin hâkim olmasını sağlamak açısından büyük önem taşır. Tarih, bilinçli duaların, dayanışmanın ve adil eylemlerin nesiller boyunca etkili olduğunu göstermektedir.
Dünyanın farklı coğrafyalarındaki zulüm gören insanlar, mazlumlar, öksüz ve yetimler; Mevlid Kandili’ni, yalnızca bir dini ritüel değil, insanlık tarihinin adaletsizliklere karşı vicdanını canlı tutan bir hatırlatma olarak görmelidir. Bu gece atılan her dua, yapılan her iyilik, insanlık tarihine ışık tutan bir adım olarak kayda geçer.
Rabbim bizleri, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) gösterdiği yolda; iyiliği, merhameti, adaleti ve barışı yaşamakla muvaffak kılsın. Zulmün tamamen sona erdiği, adaletin, barışın ve kardeşliğin yeryüzünde hâkim olduğu bir dünya nasip etsin.
Mevlid Kandiliniz mübarek olsun.